Andolsun ki Musa’ya apaçık dokuz ayet vermiştik. İsrailoğullarına sor! Musa onlara bu belgeler/mucizelerle geldiğinde Firavun ona: “Ey Musa, ben senin kesinlikle büyülenmiş biri olduğunu düşünüyorum!” demişti.
Musa da ona: “Bütün bunları bilinç kaynağı belgeler olarak, göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de pekâlâ biliyorsun. Ey Firavun, ben de senin bitip tükendiğini düşünüyorum!” dedi.
Nihayet Firavun, onların tamamının kökünü kazımaya karar verdi. Biz de onu ve onunla birlikte olanların hepsini denizde boğduk.
Ardından da İsrailoğullarına: “Ülkeye güvenlik içinde yerleşin fakat ahiret vaadi gerçekleştiğinde, hepinizi huzurumuzda bir araya getireceğiz.” dedik.
Biz bu Kuran’ı hak olarak indirdik. O da hak olarak indi.(1) Sana gelince; biz seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.(2)
Ayrıca biz bu Kuran’ı, insanlara uzun süreye yayarak okuman için onu kısım kısım indirdik. Bunun için de sana bu vahyi yavaş yavaş indirdik.
De ki: “Bu vahye Kuran’a ister inanın ister inanmayın! Şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilahi bilgi verilmiş olanlar, kendilerine ayetlerimiz okunduğunda hemen yüzüstü kapanarak secde ederler.”
Ve derler ki; “Rabbimizin şanı ne yücedir, O’na boyun eğeriz! İşte Rabbimizin son mesaj ile ilgili vaadi gerçekleşmiş oldu.”
Ağlayarak tekrar yüzüstü secdeye kapanırlar ve okunan ayetler, onların saygı ve bağlılıklarını artırır.
De ki: “İster Allah diyerek dua edin, ister Rahman diyerek dua edin.(1) O’na, bu isimlerden hangisiyle yalvarırsanız yalvarın bütün güzel isimler Allah’a aittir.(2) Ama duada/namazda ne sesini yükselt ne de tamamen kıs. Bunun ikisi arasında bir yol tut.(3)
“Bütün övgüler, hiçbir çocuk edinmeyen ve hükümranlığında hiçbir ortağı bulunmayan; acze düşmediği için herhangi bir veliye dosta ve yardımcıya ihtiyacı olmayan Allah’a mahsustur de.(1) Layık olduğu şekliyle O’nun büyüklüğünü tekbir getirerek yücelt!(2)