“Rabbim! Bana güç ve iktidarı sen verdin, rüyaların/olayların altında yatan gerçeği sen öğrettin. Ey gökleri ve yeri eşsiz bir şekilde yaratan! Dünyada ve ahirette benim velim sensin;(1) varlığımı sana adamış biri olarak benim canımı Müslüman olarak al (2) ve beni iyilerin arasına dâhil et!” (3)
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayba dair haberlerdendir. Zira sen, Yusuf’un kardeşleri birleşip hep birlikte tuzaklar kurarlarken yanlarında değildin.
Hem sen ne kadar çok istersen iste, insanların çoğu yine de mümin olmayacaklar!
Oysa sen buna karşılık, onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun.(1) Hâlbuki bu Kuran, bütün toplumlar için bir öğüt ve şeref kaynağıdır.(1)
Göklerde ve yerde nice ayetler var ki, yanlarından geçip giderler de onlara dönüp bakmazlar bile.
Nitekim onların çoğu, inançlarına şirk bulaştırmadan Allah’a iman etmezler.
Şimdi onlar hiç beklemedikleri bir anda kendilerini çepeçevre kuşatacak Allah’ın azabının gelmeyeceğinden yahut o saatin bu dünyanın bozulmasının ansızın gelip çatmayacağından emin midirler?
Onlara de ki: “Ben bilinçli bir şekilde delillere dayanarak Allah’a davet ediyorum! Ben ve bana uyanlar aynıyız. İşte bu benim davet metodumdur. Allah sizin yakıştırmalarınızın tümünden münezzehtir, yücedir ve ben de asla ona ortak koşan müşriklerden değilim.”
Bizim senden önce gönderdiğimiz elçiler, o ülkelerin içinden seçip kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başkaları değildi.(1) Şimdi bunlar yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı; kendilerinden önce gelip geçmiş toplumların feci akıbetlerini görüp ibret almazlar mı?(2) Ahiret yurdu, korunanlar için daha hayırlıdır; hala akıllanmayacaklar mı?(3)
O elçiler ümitlerinin son noktasına geldiklerinde ve tam yalanlandıklarına kanaat getirdiklerinde; bizim onlara yardımımız yetişmiş ve bizden umutlarını kesmeyenleri kurtardık. Zira bizim azabımız suça batmış toplumlardan asla geri döndürülemez!
Andolsun ki, bu elçilerin kıssalarında sağduyu/temiz akıl sahipleri için alınacak nice ibretler vardır.(1) Bu Kuran, Allah adına uydurulmuş bir hadis değildir.(2) Aksine O; kendinden önceki vahiyleri onaylayan,(3) din adına gerekli her şeyi etraflıca açıklayan,(4) inanıp güvenen mümin bir toplum için bir doğru yol kılavuzu ve bir rahmettir.(5)