86. Tarık Suresi / 17.ayet

Sen o kâfirlere biraz mühlet ver ve onları biraz kendi hallerine bırak.

Bknz: (16/61)(35/45)

Mustafa Çavdar Meali

Tarık 17 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Artık mühlet ver kafirlere mühlet ver onlara az bir müddet.

(Tarık 17)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

(Öyle ise) Sen o kâfirlere (ve hain nankörlere şimdilik) mühlet ver ve biraz süre tanı. (Allah’ın va’adini ve kudretini ileride ve kesinlikle herkes görüp anlayacaktır.)

(Tarık 17)

Abdullah Parlıyan Meali:

O halde sen onları kendi hallerine bırak. Onlara ne yapacağımı göreceksin.

(Tarık 17)

Adem Uğur Meali:

Onun için Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).

(Tarık 17)

Ahmet Hulusi Meali:

Bu yüzden o hakikat bilgisini inkar edenlere mühlet ver, onlara az bir süre tanı.

(Tarık 17)

Ahmet Tekin Meali:

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörlere mühlet ver. Onları biraz daha kendi hallerine bırak.*

(Tarık 17)

Ahmet Varol Meali

Sen inkârcılara biraz mühlet ver; onlara biraz süre tanı.

(Tarık 17)

Ali Bulaç Meali:

Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.

(Tarık 17)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Onun için, o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir mühlet ver...

(Tarık 17)

Ali Rıza Sefa Meali:

Artık, nankörlük edenlere süre ver; onlara biraz süre tanı!

(Tarık 17)

Ali Ünal Meali:

O halde, kendileriyle baş başa bırak o kâfirleri, bırak az bir süre daha kalsınlar kendi halleriyle başbaşa.

(Tarık 17)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Artık o kâfirlere, az bir mühlet ver. (Kimin üstün geleceğini görecekler.)

(Tarık 17)

Bayraktar Bayraklı Meali:

- Andolsun o dönüşlü göğe, o yarılıp çatlayan yeryüzüne. Şüphesiz Kur'an, hak ile batılı ayıran bir sözdür. O asla bir şaka değildir. Kafirler hep hile/tuzak kuruyorlar. Ben de hilelerine karşılık veririm. Onun için sen kafirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı!

(Tarık 17)

Bekir Sadak Meali:

Sen inkarcilara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri birak. *

(Tarık 17)

Besim Atalay Meali:

İmdi, kâfirlere ara veresin, Biraz bırak onları

(Tarık 17)

Celal Yıldırım Meali:

Onun için sen, inkarcılara mehil ver, onları bir süre (kendi hallerine) bırak..

(Tarık 17)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Onun için, sen o inkârcılara bir mühlet ver, az bir süre tanı (pek yakında desteğimiz sana gelecektir).

(Tarık 17)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.*

(Tarık 17)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Artık sen inkarcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!

(Tarık 17)

Diyanet Vakfı Meali:

11, 12, 13, 14, 15, 16, 17. Dönüş sahibi olan (yağmur yağdıran) göğe, (nebat ile) yarılan yere yemin ederim ki Kur'an, (hak ile bâtılı) ayıran bir sözdür. O, asla bir şaka değildir. Onlar bir tuzak kurarlar, ben de bir tuzak kurarım. Kâfirlere mühlet ver, onları biraz kendi hallerine bırak (pek yakında desteğimiz sana gelecek).

(Tarık 17)

Edip Yüksel Meali:

Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı.

(Tarık 17)

Elmalılı Orjinal Meali:

Onun için kafirleri imhal eyle! Mühlet ver onlara biraz.

(Tarık 17)

Elmalılı Yeni Meali:

Onun için o kafirlere mühlet ver, biraz daha süre tanı onlara!

(Tarık 17)

Erhan Aktaş Meali:

Gerçeği yalanlayan nankörlere biraz daha süre tanı, onları kendi hallerine bırak.

(Tarık 17)

Gültekin Onan Meali:

Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.

(Tarık 17)

Hakkı Yılmaz Meali:

Bu yüzden sen kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere mühlet ver, onlara azıcık zaman tanı.

(Tarık 17)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Kâfirlere mühlet tanı. (Çok değil) az bir mühlet.

(Tarık 17)

Harun Yıldırım Meali:

Kâfirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.

(Tarık 17)

Hasan Basri Çantay:

(Habibim) sen şimdilik o kafirlere mühlet ver, onları biraz gecikdiriver.

(Tarık 17)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Ey Habîbim!) O hâlde kâfirlere (azâb edeceğimiz vakte kadar) mühlet ver; onlara azıcık süre tanımakla, biraz (kendi hâllerine) bırak!

(Tarık 17)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Artık, kafirlere [gerçeği örtenlere] ağır ol, onlara azıcık mühlet verdim.

(Tarık 17)

Hüseyin Atay Meali:

İnkarcılara süre tanı, onları biraz ertele.

(Tarık 17)

İbni Kesir Meali:

Sen; şimdilik kafirlere mühlet ver, onları biraz geciktir.

(Tarık 17)

İlyas Yorulmaz Meali:

Doğruları inkar edenlere zaman tanı, onlara az bir mühlet ver.

(Tarık 17)

İskender Ali Mihr Meali:

Artık kâfirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.

(Tarık 17)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Artık sen tanımazlara gün ver, onları biraz geciktiriver.

(Tarık 17)

Kadri Çelik Meali:

Sen şimdi kâfirlere bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı.

(Tarık 17)

Mahmut Kısa Meali:

Öyleyse, ey Peygamber ve ey Müslüman! Rabb’inin hükmü gelinceye kadar, inkârcılara biraz süre tanı; ilâhî gazâb başlarına çökmeden önce, azıcık daha mühlet ver onlara!

(Tarık 17)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rahatına, kendi hallerine bırak kafirleri, sana elbet gelecektir. İman ettiyseniz Hakkın kudretine elbette desteğimiz gelecektir. Kafirler ellerinden geleni yapacaktır. Allah üstesinden gelecektir.

(Tarık 17)

Mehmet Türk Meali:

Onun için sen kâfirlere mühlet ver ve onlara biraz zaman tanı.

(Tarık 17)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Ey Peygamber!) Onun için kâfirlere zaman tanı. Onlara, az bir süre için mühlet ver.

(Tarık 17)

Muhammed Esed Meali:

Öyleyse bırak, hakikati inkar edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre!

(Tarık 17)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Öyleyse inkarcılara sen az bir süre daha tanı.

(Tarık 17)

Mustafa Çavdar Meali:

Sen o kâfirlere biraz mühlet ver ve onları biraz kendi hallerine bırak.

Bknz: (16/61) - (35/45)

(Tarık 17)

Mustafa Çevik Meali:

Ey Peygamber! Gerçeği görüp anlayabilmeleri için onlara bir süre daha sabırla muamele et.

(Tarık 17)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Şu halde kafirlere süre ver, sadece kısa bir süre…

(Tarık 17)

Osman Okur Meali:

Onun için, sen o inkârcılara bir mühlet ver, az bir süre tanı (pek yakında desteğimiz sana gelecektir).

(Tarık 17)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Artık kâfirlere mühlet ver, onları biraz bırak.

(Tarık 17)

Ömer Öngüt Meali:

Hele sen o kâfirlere mühlet ver, (onları biraz kendi hallerine bırak!).

(Tarık 17)

Ömer Sevinçgül Meali:

Sen süre ver onlara, ertele biraz!

(Tarık 17)

Sadık Türkmen Meali:

Şimdi sen gerçeği bildiği halde reddeden(kâfir)lere bir süre tanı, kısa bir süre!

(Tarık 17)

Seyyid Kutub Meali:

Sen kâfirlere mühlet ver. Onlara biraz zaman tanı.

(Tarık 17)

Suat Yıldırım Meali:

Öyleyse o kafirleri kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir.)

(Tarık 17)

Süleyman Ateş Meali:

Hele sen o kafirlere mühlet ver, biraz bırak onları (bildiklerine gitsinler).

(Tarık 17)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Öyleyse o kafirlere[1] süre (fırsat) ver. Evet, onlara biraz süre (fırsat) ver.

1)Bunları görmek istemeyenlere…

(Tarık 17)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Öyleyse kafirlere biraz süre ver, dilediklerini yapsınlar.

(Tarık 17)

Şaban Piriş Meali:

Kafirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.

(Tarık 17)

Talat Koçyiğit Meali:

Bu itibarla, (Ey Muhammed), kâfirlere mühlet ver; onları biraz geciktir.

(Tarık 17)

Tefhimul Kuran Meali:

Sen şimdi küfretmekte olanlara bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı.

(Tarık 17)

Ümit Şimşek Meali:

Onun için sen o kâfirlere mühlet ver; bir süre onları kendi hallerine bırak.

(Tarık 17)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

O halde, o küfre batmışlara mühlet ver, süre tanı onlara birazcık...

(Tarık 17)