53. Necm Suresi / 59.ayet

Şimdi siz bu hadisi/Kuran’ı tuhaf mı buluyorsunuz?

Bknz: (38/1)»(38/10)

Mustafa Çavdar Meali

Necm 59 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Bu söze mi şaştınız siz?

(Necm 59)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyor (bu Kur’ani haberlere mi hayret ediyor) sunuz?

(Necm 59)

Abdullah Parlıyan Meali:

Siz bu sözü ve bu haberleri mi tuhaf buluyorsunuz?

(Necm 59)

Adem Uğur Meali:

Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Ahmet Hulusi Meali:

Şimdi siz bu olayı (ölümle başlayan ölümsüz hayatı) acayip mi buluyorsunuz?

(Necm 59)

Ahmet Tekin Meali:

Şimdi siz, bu sözden, Kur'ân'dan dolayı mı hayretler içindesiniz?

(Necm 59)

Ahmet Varol Meali

Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?

(Necm 59)

Ali Bulaç Meali:

Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Şimdi siz, bu Kur'an'a mı şaşıyorsunuz? (Ey Mekke'liler).

(Necm 59)

Ali Rıza Sefa Meali:

Şimdi, bu söze şaşırıyorsunuz; öyle mi?

(Necm 59)

Ali Ünal Meali:

Öyleyken, (sizi ebedî mutluluğa çağıran) bu Söz’e mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Artık bu söze mi hayret ediyorsunuz?

(Necm 59)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Şimdi bu kitaba mı hayret ediyorsunuz?

(Necm 59)

Bekir Sadak Meali:

Bu soze mi sasiyorsunuz?

(Necm 59)

Besim Atalay Meali:

İmdi, siz bu söze şaşıyor musunuz?

(Necm 59)

Celal Yıldırım Meali:

Yoksa bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Cemal Külünkoğlu Meali:

59,60,61. Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşırıyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz! Gaflet içinde eğlenip duruyorsunuz!

(Necm 59)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur'an'a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

(Necm 59)

Diyanet Vakfı Meali:

Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Edip Yüksel Meali:

Bu sözü mü tuhaf karşılıyorsunuz?

(Necm 59)

Elmalılı Orjinal Meali:

Şimdi siz bu kelama mı teaccüb ediyorsunuz

(Necm 59)

Elmalılı Yeni Meali:

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Erhan Aktaş Meali:

Bu sözlere mi şaşırıyorsunuz?

(Necm 59)

Gültekin Onan Meali:

Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Hakkı Yılmaz Meali:

Peki, şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Şimdi siz, bu söze (Kur’ân’a) mı şaşırıyorsunuz?!

(Necm 59)

Harun Yıldırım Meali:

Şimdi siz bu sözden dolayı mı hayret edersiniz?

(Necm 59)

Hasan Basri Çantay:

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Hayrat Neşriyat Meali:

59,60. Şimdi (siz) bu sözden mi (Kur'ân'dan mı) şaşıyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!

(Necm 59)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(59-61) O halde, bu sözden yana mı baş sallayarak [eğlenerek] şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz?

(Necm 59)

Hüseyin Atay Meali:

55-62 Rabbinin iyiliklerinden hangisini tartışıyorsun? İşte bu da, ilk uyaranlardan bir uyarandır. Yaklaşacak olan yaklaşmıştır. Onu Allah'tan başka ortaya koyacak yoktur. Bu söze mi şaşıyorsunuz? Gülüyorsunuz da, ağlamıyorsunuz. Ve şaşkınca eğleniyorsunuz. Artık Allah için yere kapanın ve tapının.

(Necm 59)

İbni Kesir Meali:

Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?

(Necm 59)

İlyas Yorulmaz Meali:

(Allah'ın) Bu sözlerine şaşırıyor musunuz?

(Necm 59)

İskender Ali Mihr Meali:

Yoksa bu söz size acayip mi geldi?

(Necm 59)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Yoksa siz bu Kur'an'a mı şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Kadri Çelik Meali:

Şimdi siz bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Mahmut Kısa Meali:

Şimdi, ey inkârcılar; siz kendi tuhaf hâlinize değil de, sizi uyaran bu mübârek sözlere mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

(59-60) Cevherli söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz? Gülüyorsunuz da, ağlamıyorsunuz sizler!.

(Necm 59)

Mehmet Türk Meali:

59,6. Şimdi size bu söylenilenler garip mi geliyor da (bu yüzden) gülüyor ve ağlamıyorsunuz?

(Necm 59)

Muhammed Celal Şems Meali:

Öyleyse bu sözden dolayı mı hayret ediyorsunuz?

(Necm 59)

Muhammed Esed Meali:

Siz bu haberleri tuhaf mı buluyorsunuz?

(Necm 59)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz?

(Necm 59)

Mustafa Çavdar Meali:

Şimdi siz bu hadisi/Kuran’ı tuhaf mı buluyorsunuz?

Bknz: (38/1)»(38/10)

(Necm 59)

Mustafa Çevik Meali:

59-62 Uyarılmakta olduğunuz son ile karşılaşmadan önce, size yapılan davetin önemini kavrayıp başınıza geleceklere üzüleceğiniz yerde, önemsemeyip, gülüp, eğlenmeye devam ediyorsunuz. Hiç olmazsa bundan sonra aklınızı kullanıp Allah’ın davetine yönelin.

(Necm 59)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Ne yani, siz bu (kaçınılmaz) olayın haberini tuhaf mı buluyorsunuz?

(Necm 59)

Osman Okur Meali:

(59-61) Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşırıyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz! Gaflet içinde eğlenip duruyorsunuz!

(Necm 59)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Şimdi siz bu kelâmdan mı teaccüb ediyorsunuz?

(Necm 59)

Ömer Öngüt Meali:

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Ömer Sevinçgül Meali:

Siz bu söze hayret mi ediyorsunuz!

(Necm 59)

Sadık Türkmen Meali:

Şimdi, siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Seyyid Kutub Meali:

Bu Kur'an sizin tuhafınıza mı gidiyor?

(Necm 59)

Suat Yıldırım Meali:

(59-62) Şimdi siz bu söze mi şaşırıyorsunuz? Hep gülüyorsunuz, ama ağlamıyorsunuz. Üstelik kafa tutuyor, oyalanıyorsunuz. Haydi artık (bırakın bu gafleti de) Allah'a secde ve ibadet edin!

(Necm 59)

Süleyman Ateş Meali:

Şimdi siz bu söze mi hayret ediyorsunuz?

(Necm 59)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Yoksa bu sözler sizi şaşırtıyor mu?

(Necm 59)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

(59-61) Bu sözü tuhaf mı buluyorsunuz da, ağlayacağınıza gülüyorsunuz ve eğlenip duruyorsunuz.

(Necm 59)

Şaban Piriş Meali:

Bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Talat Koçyiğit Meali:

Siz şimdi bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Tefhimul Kuran Meali:

Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

(Necm 59)

Ümit Şimşek Meali:

Siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

(Necm 59)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?

(Necm 59)