14. İbrahim Suresi / 18.ayet

Rablerinin ayetlerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer; ellerine kazandıklarından hiçbir şey geçmez. İşte en derin sapıklık ve en büyük kayıp budur.

Bknz: (4/56)(18/105)(25/23)(39/63)

Mustafa Çavdar Meali

İbrahim 18 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Rablerine kafir olanların örneği, bir küle benzer, kasırga estiği bir günde bu kül, yelle savrulur gider. Kazançlarından hiçbir şey elde edemezler, işte budur doğru yoldan çok uzak bir sapıklık.

(İbrahim 18)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Rablerini inkâr edenlerin misali şöyledir: Onların (bütün) amelleri (ve birikimleri), fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeye (malik olmaya) güç yetiremezler. İşte uzak ve derin bir sapkınlık (içinde olmak) böyledir.

(İbrahim 18)

Abdullah Parlıyan Meali:

Rablerine inanmayıp, O'nu tanımayan kimselerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde sert rüzgarların savurduğu küle benzer, böyleleri kazandıkları iyi şeylerden de, ahirette hiçbir fayda sağlayamazlar. İşte budur, doğru yoldan çok uzak bir sapıklık.

(İbrahim 18)

Adem Uğur Meali:

Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.

(İbrahim 18)

Ahmet Hulusi Meali:

Rablerini (hakikatlerindeki Esma özelliklerini) küfür (inkar) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer... Kazandıklarından bir şey elde edemezler... İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir!

(İbrahim 18)

Ahmet Tekin Meali:

Rablerini inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin iyilik namına işledikleri amelleri, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıkları iyiliklerin, kazandıkları hayırların karşılığında hiçbir şey elde edemezler. Başına buyruk yaşayarak büsbütün hak yoldan uzaklaşma, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih işte budur.*

(İbrahim 18)

Ahmet Varol Meali

Rablerini inkar edenlerin örneği şudur: Onların yaptıkları fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte bu uzak bir sapıklıktır.

(İbrahim 18)

Ali Bulaç Meali:

Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.

(İbrahim 18)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Rablerine küfredenlerin (kâfirlerin) hali şudur: Yaptıkları ameller (boşa gitme bakımından) fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu biri küle benzer. Kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez. İşte bu, hakdan uzak olan asıl sapıklıktır.

(İbrahim 18)

Ali Rıza Sefa Meali:

Efendilerine nankörlük edenlerin yaptıkları, fırtınalı bir günde, rüzgarın güçlü bir etkiyle savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler; derin sapkınlık, işte budur.

(İbrahim 18)

Ali Ünal Meali:

Rabbilerine küfür içinde bulunanların durumu şuna benzer: Onların bütün yaptıkları bir kül yığını gibidir; fırtınalı bir günde rüzgâr onu şiddetle savurur. Kazandıklarından hiçbir şeyi ellerinde tutmaya muvaffak olamazlar. İşte budur asıl kayıp, büsbütün sapkınlık.

(İbrahim 18)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Kendilerini yaratıp büyüten Allah’ı inkâr edenlerin işleri; fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ellerinde tutamıyorlar. İşte en büyük sapıklık ve kayıp budur.

(İbrahim 18)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Rabblerini inkar edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgarın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.

(İbrahim 18)

Bekir Sadak Meali:

Rablerini inkar edenlerin isleri, firtinali bir gunde, ruzgarin siddetle savurdugu kule benzer; yaptiklarindan hicbir sey elde edemezler. Iste bu uzak sapikliktir.

(İbrahim 18)

Besim Atalay Meali:

Tanrıya karşı, küfreden kimselerin işleri, fırtınalı bir günde yelin savurduğu bir küle benzer, yaptıkları işlerden, ellerine bir şey geçmez; bu en batak sapkınlıktır

(İbrahim 18)

Celal Yıldırım Meali:

Rablerini inkâr edip küfre sapanların (Allah'ı tanımıyanların) misâli, amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle esip savurduğu küle benzer. Kazandıklarından bir şey elde edemezler. Bu da (gerçekten) uzak sapıklığın, şaşkınlığın kendisidir.

(İbrahim 18)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Rablerini inkâr edenlerin iyi davranışları fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârda savrulan küle benzer, yaptıkları iyi işler karşılığında ellerine hiçbir şey geçmez. İşte koyu bir sapıklığın içinde olmak budur.

(İbrahim 18)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu uzak sapıklıktır.

(İbrahim 18)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.

(İbrahim 18)

Diyanet Vakfı Meali:

Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.  *

(İbrahim 18)

Edip Yüksel Meali:

Rab'lerini inkar edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.

(İbrahim 18)

Elmalılı Orjinal Meali:

Rablarına küfredenlerin meseli şudur: amelleri bir küle benzer ki onu fırtınalı bir günde rüzgar şiddetli savurmaktadır, kazandıklarından hiç bir şey ellerine geçmez, işte budur asıl o uzak dalal

(İbrahim 18)

Elmalılı Yeni Meali:

Rablerine küfredenlerin misali şöyledir: Amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey ellerine geçmez! İşte asıl o uzak sapıklık budur.

(İbrahim 18)

Erhan Aktaş Meali:

Rabb'lerine nankörlük edenlerin yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. İşte bu derin bir sapkınlıktır.

(İbrahim 18)

Gültekin Onan Meali:

Rablerine küfredenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.

(İbrahim 18)

Hakkı Yılmaz Meali:

Kâfirlerin; Rablerini bilerek reddeden/ inanmayan kimselerin durumu, onların yaptıkları tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde tutamazlar. İşte bu, uzak sapıklığın ta kendisidir.

(İbrahim 18)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Rablerine karşı kâfir olanların amellerinin durumu, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Yaptıkları hiçbir şeyin (Allah katında bir karşılığı yoktur ve yaptıklarından) faydalanmazlar. (Hakka dönmesi çok) uzak bir sapıklık içinde olmak işte budur.

(İbrahim 18)

Harun Yıldırım Meali:

Rablerini inkâr edenlerin durumu (şudur): Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın, şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma işte budur.

(İbrahim 18)

Hasan Basri Çantay:

Rablerini küfr-ü inkar edenlerin misali şudur: yapdıkları işler fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey'i ellerine geçiremezler. İşte bu, (Hakdan) uzak sapıklığın ta kendisidir.

(İbrahim 18)

Hayrat Neşriyat Meali:

Rablerini inkâr edenlerin misâli şöyledir: Onların amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeye güçleri yetmez. İşte (haktan) uzak olan dalâlet budur.

(İbrahim 18)

Hubeyb Öndeş Meali: /

RAB'lerinin göz ardı etmiş olanların örneği [şudur] : onların eylemleri fırtınalı bir günde rüzgarın savurup götürdüğü kül gibidir. Elde ettiklerinden hiçbir şeyin üzerine kadir [sahip] olamazlar. İşte bu çok uzak kayboluşun ta kendisidir.

(İbrahim 18)

Hüseyin Atay Meali:

Rablerini inkâr edenlerin işleri, kasırgalı bir günde rüzgarın sertçe savurduğu küle benzer, kazandıklarından hiçbir şey ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur.

(İbrahim 18)

İbni Kesir Meali:

Rabblarına küfredenlerin hali; fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıklarından dolayı hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak bir sapıklıktır.

(İbrahim 18)

İlyas Yorulmaz Meali:

Rablerini inkar edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer. Kazandıkları şeylerin hiçbirisinden (azaba dayanacak) güç elde edemeyecekler. Bu, gerçeklerden çok uzak bir sapıklık.

(İbrahim 18)

İskender Ali Mihr Meali:

Rab’lerini inkâr edenlerin amellerinin durumu, fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârın savurduğu kül gibidir. İktisab ettiklerinden (kazandıklarından) bir şeye kaadir olamazlar. İşte o “uzak dalâlet”tir.

(İbrahim 18)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Çalaplarını tanımıyanların yaptıkları işler fırtınalı bir günde sert yellerin savurduğu küllere benzer. Onlar kazandıkları nesnelerden hiçbirini değerlendiremezler. İşte büyük sapkınlık da buna denir.

(İbrahim 18)

Kadri Çelik Meali:

Rablerini inkâr edenlerin amellerinin örneği, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte derin bir sapıklık (içinde olmak) budur.

(İbrahim 18)

Mahmut Kısa Meali:

Rab’lerini inkâr edenlerin oluşturdukları sistemler, ikiyüzlüce yaptıkları ibâdetler, kurdukları gösterişli ordular ve erdemlilik adına yaptıkları sözde hayra yönelik işler, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârların önünde savrulan küle benzer; küller nasıl rüzgarın esivermesiyle uçup gidiyorsa, onlar da darmadağın olup gidecekler! Ayrıca, Allah’a iman temeline dayanmaksızın yaptıkları iyilikler, Hesap Gününde toz duman olup gidecek ve böylece, yapıp ettiklerinden hiçbir yarar elde edemeyecekler. Öyle ki, o gün ilâhî teraziye koymaya değecek en ufak yararlı bir iş bile bulamayacaklar. İşte bu, gerçekten de haktan uzak ve derin bir sapmadır. Oysa göklerde ve yerde, insana doğru yolu gösterecek nice mûcizeler var:

(İbrahim 18)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rablerini inkar edenlerin durumu: Yaptıkları işler; fırtınalı bir günde savrulan küldür Aşırı uğraşarak kazandıkları hiç bir şeyin gücü yoktur. İşte çok uzak bir sapıklık budur.

(İbrahim 18)

Mehmet Türk Meali:

Rablerini inkâr edenlerin yaptıkları işler; fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle, benzer.1 Kazançlarından hiç bir fayda elde edemezler. İşte (haktan) uzak(lara) sapmak böyledir!*

(İbrahim 18)

Muhammed Celal Şems Meali:

Rablerinin (buyruklarını) inkâr edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Gelecekleri için) kazandıklarından hiçbir kısmı ellerine geçmeyecektir. En büyük sapıklık, işte budur.

(İbrahim 18)

Muhammed Esed Meali:

Rablerini inkara şartlanmış olanların yapıp ettikleri, fırtınalı bir günde rüzgarın hışımla saçıp savurduğu küle benzemektedir; böyleleri kazandıkları (iyi) şeylerden (de ahirette) hiçbir yarar sağlayamazlar: çünkü (Allah'a karşı sergiledikleri) bu (inkarcı tutum) sapıklıkların en kötüsüdür.

(İbrahim 18)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Rablerini inkar edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde yelin savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.

(İbrahim 18)

Mustafa Çavdar Meali:

Rablerinin ayetlerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer; ellerine kazandıklarından hiçbir şey geçmez. İşte en derin sapıklık ve en büyük kayıp budur.

Bknz: (4/56) - (18/105) - (25/23) - (39/63)

(İbrahim 18)

Mustafa Çevik Meali:

Hakikati inkâra şartlanmış olanların iyilik namına yaptıkları işler, fırtınalı bir günde rüzgârın savurup yok ettiği küllere benzer. Onların iyilik zannettiklerinin âhirette hiçbir karşılığı yoktur. Bu ise büyük bir kayıp, büyük bir hüsrandır.

(İbrahim 18)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Rablerini inkarda direnenlerin yapıp ettikleri (iyi şeyler), fırtınalı bir günde rüzgarın haşince saçıp savurduğu küle benzer; onların eline kazandıklarından hiçbir şey geçmiz. Bu işte budur telafisi mümkün olmayan büyük kayıp.

(İbrahim 18)

Osman Okur Meali:

Rablerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur!

(İbrahim 18)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur.

(İbrahim 18)

Ömer Öngüt Meali:

Rablerini inkâr edenlerin amelleri tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak sapıklığın tâ kendisidir.

(İbrahim 18)

Ömer Sevinçgül Meali:

Rablerini inkâr edenlerin durumu, fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Bu tür kimseler, yaptıklarından hiçbir fayda sağlayamazlar. İşte, en derin sapma budur!

(İbrahim 18)

Sadık Türkmen Meali:

RABLERİNE KARŞI nankörlük edenlerin misali şöyledir: Onların yaptıkları işler; fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu kül gibidir! Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler! İşte, asıl uzak sapma budur!

(İbrahim 18)

Seyyid Kutub Meali:

Rabblerini inkâr edenlerin iyi davranışları fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârda savrulan küle benzer, yaptıkları iyi işler karşılığında ellerine hiçbir şey geçmez. İşte koyu sapıklık budur.

(İbrahim 18)

Suat Yıldırım Meali:

Rab'lerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların iyi işleri, bir kül yığınına benzer. Fırtınalı bir günde rüzgar onu şiddetle savurmaktadır... Kazandıklarından hiç bir şeyi ellerinde tutamıyorlar. İşte asıl kayıp, asıl sapıklık budur!

(İbrahim 18)

Süleyman Ateş Meali:

Rablerine karşı nankörlük edenlerin iyi işleri, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi ele geçiremezler. İşte derin sapıklık budur!

(İbrahim 18)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Rablerini görmezlikten gelenlerin işleri, fırtınalı bir günde sert rüzgarların savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. Telafisi mümkün olmayan kayıp işte budur.

(İbrahim 18)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Rablerini inkar edenlerin yaptıkları, fırtınanın savurduğu küle benzer. Yaptıklarına karşılık hiçbir şey elde edemezler. İşte derin sapıklık budur.

(İbrahim 18)

Şaban Piriş Meali:

Rablerini tanımayanların işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte en uzak sapıklık odur.

(İbrahim 18)

Talat Koçyiğit Meali:

Rablarını inkâr edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer (ki, rüzgar sebebiyle ondan hiçbir eser kalmamış gibi) onlar da kıyamette amellerinden hiçbir şey elde edemezler. İşte bu çok uzak bir sapıklıktır.

(İbrahim 18)

Tefhimul Kuran Meali:

Rablerine küfredenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur.

(İbrahim 18)

Ümit Şimşek Meali:

Rablerini inkâr edenlerin hali, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerinde kalmaz. En büyük aldanış işte budur.

(İbrahim 18)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Rablerine nankörlük edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgarın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.

(İbrahim 18)