54. Kamer Suresi / 38.ayet

Bir gün sabah erkenden önlenemez bir azap tepelerine çöküverdi.

Bknz: (15/59)»(15/75)

Mustafa Çavdar Meali

Kamer 38 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.

(Kamer 38)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde bir daha yakalarını bırakmayacak şekilde kararlaştırılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi.

(Kamer 38)

Abdullah Parlıyan Meali:

Ve andolsun ki, bir sabah vakti onların üzerlerine bir azap çöküvermişti.

(Kamer 38)

Adem Uğur Meali:

Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

(Kamer 38)

Ahmet Hulusi Meali:

Andolsun ki yerini bulmuş azap onlara sabahleyin bastırdı.

(Kamer 38)

Ahmet Tekin Meali:

Bir sabah erkenden, kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

(Kamer 38)

Ahmet Varol Meali

Andolsun ki, bir sabah erkenden kalıcı bir azap [1] üzerlerine çöküverdi.*

(Kamer 38)

Ali Bulaç Meali:

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

(Kamer 38)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir).

(Kamer 38)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ve gerçek şu ki, kalıcı bir ceza, sabah erkenden onları yakaladı.

(Kamer 38)

Ali Ünal Meali:

Önüne geçilemez kalıcı bir azap kendilerini sabahleyin bastırıverdi.

(Kamer 38)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ve andolsun! Erken bir sabahta, kararlı bir azap onları yakalayıverdi.

(Kamer 38)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Andolsun ki, bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

(Kamer 38)

Bekir Sadak Meali:

And olsun ki, sabah erken, onu alinmaz bir azap baslarina geldi.

(Kamer 38)

Besim Atalay Meali:

Tan vakti, onları sürekli bir azap karşılamıştır

(Kamer 38)

Celal Yıldırım Meali:

(38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik),

(Kamer 38)

Cemal Külünkoğlu Meali:

Andolsun ki, sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı.

(Kamer 38)

Diyanet İşleri Eski Meali:

And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.

(Kamer 38)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.

(Kamer 38)

Diyanet Vakfı Meali:

Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

(Kamer 38)

Edip Yüksel Meali:

Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.

(Kamer 38)

Elmalılı Orjinal Meali:

Ve Celalim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azabı müstekır

(Kamer 38)

Elmalılı Yeni Meali:

Andolsun ki, kendilerini kararlı bir azap bir sabah bastırıverdi.

(Kamer 38)

Erhan Aktaş Meali:

Ant olsun ki, onları sabahleyin kalıcı bir azap yakaladı.

(Kamer 38)

Gültekin Onan Meali:

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

(Kamer 38)

Hakkı Yılmaz Meali:

“Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!”

(Kamer 38)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Andolsun ki kesinleşmiş bir azap, erken vakitte onları bastırdı.

(Kamer 38)

Harun Yıldırım Meali:

Andolsun yerini bulmuş ve geri çevrilemez bir azab, sabahleyin erkenden onları bastırdı.

(Kamer 38)

Hasan Basri Çantay:

Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azab baskın yapdı.

(Kamer 38)

Hayrat Neşriyat Meali:

And olsun ki devamlı bir azab, onları bir sabah erkenden yakalayıverdi.

(Kamer 38)

Hubeyb Öndeş Meali: /

Elbetteki, yerleşici bir azap onlara günün ilk vakitlerinde sabahleyin gelmişti.

(Kamer 38)

Hüseyin Atay Meali:

38-40 Andolsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap bastırıverdi. Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın! Andolsun ki, Kur'anı anlasınlar diye kolaylaştırdık; hatırlayıp anlayan var mıdır?

(Kamer 38)

İbni Kesir Meali:

Andolsun ki; bir sabah erken, önü alınmaz bir azab geldi başlarına.

(Kamer 38)

İlyas Yorulmaz Meali:

Kararlı bir şekilde verilmiş azap, onları sabah yakaladı.

(Kamer 38)

İskender Ali Mihr Meali:

Ve andolsun ki, onları sabahleyin daimî bir azap yakaladı.

(Kamer 38)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Tanyeri ağarırken onları ardı arası kesilmez bir azap bastırıverdi.

(Kamer 38)

Kadri Çelik Meali:

Şüphesiz onları bir sabah vakti erkenden, önü alınmaz bir azap yakalayıp bastırıverdi.

(Kamer 38)

Mahmut Kısa Meali:

Nitekim ertesi sabah, karşı konulmaz bir azap onları kıskıvrak yakalayıverdi!

(Kamer 38)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Kendilerini bir sabah ansızın, yakalarını hiç zaman bırakmayacak azap bastırıverir.

(Kamer 38)

Mehmet Türk Meali:

Yemin olsun onları bir sabah vakti erkenden, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap yakalayıverdi.

(Kamer 38)

Muhammed Celal Şems Meali:

Şüphesiz kalıcı azap kendilerine bir sabah erkenden geldi.

(Kamer 38)

Muhammed Esed Meali:

Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:

(Kamer 38)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Andolsun ki, bir sabah erkenden, onların üzerlerine bir azap çöküverdi.

(Kamer 38)

Mustafa Çavdar Meali:

Bir gün sabah erkenden önlenemez bir azap tepelerine çöküverdi.

Bknz: (15/59)»(15/75)

(Kamer 38)

Mustafa Çevik Meali:

37-39 Peygamberleri Lût’un uyarı ve davetini dikkate almayan bu müşrik azgın kavim, bir de üstelik Lût’un evine gelen misafirlerine musallat olup, Lût’tan misafirleri kendilerine teslim etmesini istediler. İşte bu gözü dönmüş, sınır tanımaz, aklını kullanmaz kavmi, sabahın erken vaktinde korkunç bir azapla yakalayıp helak ettik. Böylece uyarı ve davetin öneminin ne olduğunu gördüler.

(Kamer 38)

Mustafa İslamoğlu Meali:

Mamafih, sabahleyin erkenden kalıcı izler bırakan bir azap onları kuşattı:

(Kamer 38)

Osman Okur Meali:

Andolsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.

(Kamer 38)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.

(Kamer 38)

Ömer Öngüt Meali:

Bir sabah erken kendilerine, önü alınmaz bir azap gelip çattı.

(Kamer 38)

Ömer Sevinçgül Meali:

Önü alınması mümkün olmayan sürekli bir azap onları sabah erkenden yakaladı.

(Kamer 38)

Sadık Türkmen Meali:

Ant olsun, onları önü alınmaz bir azap bir sabah vakti yakalayıverdi.

(Kamer 38)

Seyyid Kutub Meali:

Sabah erkenden sürekli bir azaba yakalandılar.

(Kamer 38)

Suat Yıldırım Meali:

Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.

(Kamer 38)

Süleyman Ateş Meali:

Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.

(Kamer 38)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Sabah erkenden onları kalıcı bir azap karşıladı.

(Kamer 38)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Sabah erkenden, o korkunç azap başlarına geliverdi.

(Kamer 38)

Şaban Piriş Meali:

Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.

(Kamer 38)

Talat Koçyiğit Meali:

Sabah vakti, erken, arkası kesilmeyen bir azâb onları yakalayıvermişti.

(Kamer 38)

Tefhimul Kuran Meali:

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

(Kamer 38)

Ümit Şimşek Meali:

Bir sabah vakti, yakalarını bir daha bırakmayacak bir azap onları yakalayıverdi.

(Kamer 38)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.

(Kamer 38)