24. Nur Suresi / 37.ayet

Öyle yiğitler var ki ne ticaret ne alışveriş onları Allah’ın zikrinden/Kuran’dan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoyamaz, Zira onlar gözlerin ve kalplerin korkudan ters yüz olacağı bir günden korkarlar.

Bknz: (22/41)(61/10)(62/9)»(62/11)(13/21)(17/57)(70/27)

Mustafa Çavdar Meali

Nur 37 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Öyle erler vardır ki onları ne ticaret, ne alımsatım, Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkar onlar.

(Nur 37)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Ne ticaretin, (ne siyasetin) ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zik­retmekten (Onun hükümlerini yerine getirmekten), namazını eda etmekten ve zekâtını vermekten asla alıkoy­madığı (ve Rabbini hiçbir zaman unutmayan) öyle adamlar vardır ki; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılâba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkup (çekinerek hayatlarını sürdürmektedirler).

(Nur 37)

Abdullah Parlıyan Meali:

öyle kimseler vardır ki, bunları ne ticaret, ne de kazanma hırsı, Allah'ı anmaktan, namaza devamlı ve duyarlı olmaktan ve zekat vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerle gözlerin dehşetle ters döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Adem Uğur Meali:

Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Ahmet Hulusi Meali:

(Onlar o) Ricaldir ki, kendilerini ne ticaret ne de (dünyevi) alışveriş Allah'ın Zikri'nden (hakikatlerini hatırlamaktan engelleyip), salatın ikamesinden (hakikatini yaşamaktan) ve zekatı vermekten (kendisindekini karşılıksız paylaşmaktan) alıkoymaz! Onlar, kalplerinde (şuurlarında açığa çıkan içsellikteki hakikat) ve gözleriyle görecekleri (afakta müşahede edilecek dışsal gerçeklik) nedeniyle, dönüşülecek süreçten korkarlar.

(Nur 37)

Ahmet Tekin Meali:

Toptan alım-satımların, ithalat ve ihracatın ve çarşılarda, pazarlardaki alışverişlerin, ticarî muamelelerin, kendilerini Allah'ı zikirden, Allah'ın övünç kaynağı kelâmını okumaktan, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılmaktan, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermekten alıkoyamayacağı yiğit, samimi dindar insanlar, Allah'ı tesbih ederler. Onlar akılların, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden endişe ederler.*

(Nur 37)

Ahmet Varol Meali

Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı adamlar (O'nu tesbih ederler). Onlar kalplerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Ali Bulaç Meali:

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

(Nur 37)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alış-veriş, Allah'ı anmaktan (O'na ibadet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz. Onlar, bir günden (kıyametten) korkarlar ki, o günde kalbler ve gözler korkudan halden hale döner kıvranır.

(Nur 37)

Ali Rıza Sefa Meali:

Ne ticaretin ne de alışverişin; Allah'ın Öğretisinden, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoymadığı kişiler, yüreklerin ve gözlerin ters çevrileceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Ali Ünal Meali:

Öyle yiğitler vardır ki, ne geçimleri adına sürekli icra ettikleri ticaret, ne de (günlük) alımsatım işleri, onları Allah’ı zikretmekten, (O’nun adını yüceltmek için ders halkaları oluşturmaktan), namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılmaktan ve zekâtı tastamam ödemekten alıkoyamaz. Onlar, kalblerin halden hale girip altüst olacağı, gözlerin dehşetten donakalacağı bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Ne bir ticaret ne de alışveriş, onları Allah’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin döndürüldüğü bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Ticaretin ve alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoymadığı delikanlı mü'minler, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Bekir Sadak Meali:

Bunlari ne ticaret ve ne de alisveris Allah'i anmaktan, namaz kilmaktan, zekat vermekten alikoyar. Bunlar, gonullerin ve gozlerin donecegi gunden korkarlar.

(Nur 37)

Besim Atalay Meali:

Onları tecim, alışveriş; Allahı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz, gönüllerin, gözlerin döneceği bir günden, onlar korkmaktadırlar

(Nur 37)

Celal Yıldırım Meali:

Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alım-satım onları Allah'ı anmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Kalblerin ve gözlerin (korkudan) döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Öyle kimseler vardır ki) bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden sakınırlar.

(Nur 37)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

(36-37) Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Diyanet Vakfı Meali:

Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Edip Yüksel Meali:

Kişiler vardır. Onları, ALLAH'ı anmaktan, namazı gözetmekten ve zekatı vermekten ne bir iş ne de bir ticaret alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Elmalılı Orjinal Meali:

Nice erler ki ne ticaret ne beyi' kendilerini zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymaz, kalblerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar

(Nur 37)

Elmalılı Yeni Meali:

Nice erler ki, ne ticaret, ne de alışveriş kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar.

(Nur 37)

Erhan Aktaş Meali:

Öyle kimseler vardır ki ne mal ne de alışveriş onları Allah'ın buyruklarına uymaktan, salatı ikame etmekten[1] ve zekatı vermekten[1] alıkoyar. Onlar, kalplerin ve gözlerin altüst olacağı günden korkarlar.

1)Salatı ikame etmek, zekatı vermek: İbadete layık yegane ilah olarak Allah'a inanmak; kulluğu, Allah'a yönelmeyi, dua ve ibadeti şirkten arındırılmış bir bilinçle ve arınmış, temizlenmiş, arı duru hale gelmiş bir benlikle yapmak; yardımlaşmayı, destek olmayı canlı ve diri tutmak demektir.

(Nur 37)

Gültekin Onan Meali:

(Öyle) Erkekler ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Tanrı'yı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar kalplerin ve gözlerin çevrileceği (tetekallebu )[dehşetten allak bullak olacağı] günden korkarlar.

(Nur 37)

Hakkı Yılmaz Meali:

(36-38) Allah'ın, yükseltilmesine, içersinde Kendi isminin anılmasına izin verdiği evlerde, devamlı olarak Kendisini arındıran öyle er kişiler vardır ki, ticaret ve alış-veriş onları, Allah'ı anmaktan, salâtı ikame etmekten [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaktan, ayakta tutmaktan] ve zekâtı/vergilerini vermekten alıkoymaz. Onlar, Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile karşılık versin ve kendilerine armağanlarından artırsın diye kalplerin ve gözlerin ters döndüğü bir günden korkarlar. Ve Allah, dilediği kişileri hesapsız rızıklandırır.

(Nur 37)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Onlar, ticaretin ve alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlardır. Kalplerin ve gözlerin (dehşetten) ters döndüğü bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Harun Yıldırım Meali:

Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Hasan Basri Çantay:

(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticaret, ne bir alış veriş Allahı zikretmeliden, dosdoğru namaz kılmakdan, zekatı vermekden alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği gönden korkarlar.

(Nur 37)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Onlar) ne bir ticâretin, ne de bir alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir! (Onlar, dehşetten) kalblerin ve gözlerin kendisinde döneceği bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Hubeyb Öndeş Meali: /

(36-37-38) Allah'ın, yükselmesine ve içlerinde kendi isminin anılmasına izin verdiği evlerde, 'eylemlerinin en güzeli olarak kendilerine Allah'ın karşılıklarını vermesi ve ikramından onları artırması için, kendisinde kalplerin ve bakışların döndüğü bir günden korkarak, herhangi bir ticaretin ve satışın kendilerini Allah'ın hatırlatmasından (zikrinden), namazın sürekli olarak gereğince kılınmasından ve zekâtın verilmesinden oyalamayan kişiler' [o evlerin] içinde onu [Allah'ı], günün başında ve sonunda tenzih ediyorlar. Allah, kimi tercih ederse onu hesapsız rızıklandırıyor.

(Nur 37)

Hüseyin Atay Meali:

Ticaret de, alışveriş de kimi kişileri Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin fırıl fırıl döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

İbni Kesir Meali:

Öyle erler ki; ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

İlyas Yorulmaz Meali:

Ticaretin ve alış verişin Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alı koyamadığı adamlar var. Onlar kalplerin ve gözlerin yerinden fırladığı bir (kıyamet) günden korkarlar.

(Nur 37)

İskender Ali Mihr Meali:

Ticaretin ve alışverişin, onları Allah’ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

onlar o kişilerdir ki ne ticaret, ne alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, yüreklerin titriyeceği, gözlerin evinden fırlıyacagı o kalkış gününden korkarlar.

(Nur 37)

Kadri Çelik Meali:

Bu kimseleri ne ticaret, ne de alış-veriş Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten meşgul edip alıkoymaz; onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetten) dönüp değişeceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Mahmut Kısa Meali:

Ne geçimlerini kazanmak için yaptıkları bir ticaret, ne de alım satım gibi dünyevî kazanç getiren başka bir meşguliyet, onları Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz; çünkü onlar, gönüllerin ve gözlerin dehşetten allak bullak olacağı Günden korkarlar.

(Nur 37)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

Rıza-i İlahi peşinde koşan öyle adamlar vardır ki, onları hiç bir şeyle alıkoyamazlar; Ne alışveriş, ne ticaret onları Allah'ı zikir ve tesbih etmekten, dosdoğru namazdan Üstlendikleri zekattan. Onlar korkarlar kalp ve gözlerin döneceği o dehşet gününden.

(Nur 37)

Mehmet Türk Meali:

Kendilerini ticaretin de alışverişin de Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamadığı erkekler var ya (onlar,) yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği1 günden korkarlar.*

(Nur 37)

Muhammed Celal Şems Meali:

(36-37) Bu (nur) Allah’ın yüceltilmesini ve isminin anılmasını emrettiği evlerde (bulunur.) Orada (bazı) erkekler, sabah akşam O’nu tespih ederler. Ne ticaret, ne (de) alış veriş, onları Allah’ı anmaktan, namazı ayakta tutmaktan (ve) zekât vermekten gafil kılmaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin (ters) döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Muhammed Esed Meali:

kimseler (vardır ki,) bunları ne ticaret ne de kazanma hırsı Allah'ı anmaktan, salatta devamlı ve duyarlı olmaktan, arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; böyleleri kalplerin ve gözlerin dehşetle döneceği Gün'den korkarlar;

(Nur 37)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Onlar öyle kişilerdir ki, ne alım satım ne de alış veriş, onları Tanrıyı anmaktan, yakarışta bulunmaktan ve yoksulun hakkı olanı vermekten alıkoyamaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden çekinirler.

(Nur 37)

Mustafa Çavdar Meali:

Öyle yiğitler var ki ne ticaret ne alışveriş onları Allah’ın zikrinden/Kuran’dan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoyamaz, Zira onlar gözlerin ve kalplerin korkudan ters yüz olacağı bir günden korkarlar.

Bknz: (22/41) - (61/10) - (62/9)»(62/11) - (13/21) - (17/57) - (70/27)

(Nur 37)

Mustafa Çevik Meali:

36-38 Allah’ın nuru ve hidayet rehberi olan Kur’an, yaratılışlarının sebebini ve ona uygun hayat nizamını öğrenip gereklerini yerine getirmek isteyenlerin kalplerini, evlerini, mescitlerini ve ülkelerini aydınlatır. Bu nura kavuşanlar, sabah akşam Allah’ın rızasını kazanmanın peşinde koşarlar, onlar öyle yiğit kimselerdir ki onları ne ticaret ne de başka maddi çıkarlar İslam nizam ve ahlakından, namazlarını kılıp, zekâtlarını vermekten alıkoyamaz. Onlar kalplerin ve gözlerin korkudan halden hale dönüşeceği, Kıyamet Günü’nün dehşetini akıllarından çıkarmadan yaşarlar. Allah böyle kimseleri, salih amelleri sebebiyle en güzel mükâfatlarla ödüllendirecek. Allah dilediğine hesapsız nimetler bahşeder.

(Nur 37)

Mustafa İslamoğlu Meali:

nice yiğitler vardır ki, onları ne ticaret ne bir (başka) kazanç kapısı Allah'ı anmaktan, namazı hakkını vererek eda etmekten ve arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; onlar kalplerin ve gözlerin dehşetle döndüğü günden korkarlar.

(Nur 37)

Osman Okur Meali:

Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alış-veriş zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin hâlden hâle döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Ömer Öngüt Meali:

Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticaret ne de bir alış-veriş zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar gönüllerin ve gözlerin hâlden hâle döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Ömer Sevinçgül Meali:

Bazı kimseleri, ne ticaret, ne de kazanma hırsı Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, gönüllerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden ‘dirilip yargılanma evresinden’ korkarlar.

(Nur 37)

Sadık Türkmen Meali:

Hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan/düşünmekten, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar vardır ki; onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Seyyid Kutub Meali:

Bu kimseleri ne ticaret, ne alışveriş, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin hoplayacakları ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden korkarlar.

(Nur 37)

Suat Yıldırım Meali:

(36-37) O nura, Allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O'nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah'ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekatı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler.

(Nur 37)

Süleyman Ateş Meali:

Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymadığı erkekler. (Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.

(Nur 37)

Süleymaniye Vakfı Meali:

(O ışıktan yararlananlar) Öyle adamlardır ki, onları ne ticaret, ne alış veriş onları Allah'ın zikrinden (Kur'an'dan), namazı tam kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Onları ne ticaret, ne de kazanç hırsı, Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve arınmak için gerekeni vermekten alıkoyan Çünkü onlar, yüreklerin ağza geleceği ve gözlerin dehşetten döneceği Gün'den korkarlar.

(Nur 37)

Şaban Piriş Meali:

Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah'ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlar... Onlar, gönüllerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.

(Nur 37)

Talat Koçyiğit Meali:

O adamlar ki, ne ticaret ve ne de alış veriş, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten onları alıkor. Kalblerin ve gözlerin korkudan ters döneceği kıyamet gününden korkarlar.

(Nur 37)

Tefhimul Kuran Meali:

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

(Nur 37)

Ümit Şimşek Meali:

O evlerde öyle adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alışveriş, onları Allah'ın zikrinden, dosdoğru namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkmaktadırlar.(10)*

(Nur 37)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alışveriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar.

(Nur 37)