20. Taha Suresi / 96.ayet

O da:
– Ben onların görmediği bazı şeyleri gördüm ve elçinin inanç sisteminden bir parçayı alıp attım, içimden böyle yapmak geldi, dedi.

Bknz: (7/104)»(7/156)(19/51)»(19/53)(23/45)»(23/49)(25/35)(26/10)»(26/48)(28/30)»(28/35)(37/116)»(37/122)

Mustafa Çavdar Meali

Taha 96 ayeti için diğer mealler.

Abdülbaki Gölpınarlı Meali:

Samiri, onların görmediklerini gördüm ben, sana gelen elçi meleğin izinden bir avuç toprak aldım, eriyen külçeye attım onu ve nefsim, bu işi bana böylece hoş gösterdi dedi.

(Taha 96)

Abdullah-Ahmet Akgün Meali:

Samiri dedi ki: “Ben onların görmediklerini (manevi ve nurani görevlileri) gördüm, böylece elçinin (vahiy getiren meleğin veya Musa Nebi’nin) izinden bir avuç (toprak) alıp (içine) atıverince (buzağı böğürüp ses vermeye başladı) ; böylelikle nefsim bana bunu hoşa giden (bir şey) gösterip (yaptırdı) .”

(Taha 96)

Abdullah Parlıyan Meali:

Sâmirî cevaben: “Onların göremediği bir şeyi gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim, veya elçi olan Musa'nın öğretilerinden bir kısmını fırlatıp attım, böylelikle bana bu işi nefsim hoşa giden bir şey olarak gösterdi.”

(Taha 96)

Adem Uğur Meali:

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

(Taha 96)

Ahmet Hulusi Meali:

(Samiri) dedi ki: "Onların algılayamadıklarını ben fark ettim! Rasulün eserinden (bildirdiği B sırrı kuvvesini kullanarak) birazcık aldım da onu (altınların eridiği karışıma) attım... İşte böylece nefsim, (hakikatimden gelen kuvveyi) açığa çıkarmaya teşvik etti. "

(Taha 96)

Ahmet Tekin Meali:

“Sana gelen vahy ve tebliğ ettiğin din konusunda, onların, İsrâiloğulları'nın göremedikleri, anlayamadıkları hususlara ben vâkıf oldum. Bu anlayışıma dayanarak elçinin, Cibril'in getirdiği vahyin epeyce bir kısmını ayıklayıp attım. İşte şu gördüğün, duyduğun nefsimin beni aldatarak sürüklediği oyun böylece ortaya çıktı.” dedi.*

(Taha 96)

Ahmet Varol Meali

Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm ve elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldım ve onu (buzağı heykelinin içine) [5] attım. Nefsim de böyle yapmayı bana hoş gösterdi."*

(Taha 96)

Ali Bulaç Meali:

Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."

(Taha 96)

Ali Fikri Yavuz Meali:

Sâmirî şöyle dedi: “- Ben İsrail oğullarının görmedikleri Cibrîl'i gördüm de, O Rasûlün izinden bir avuç toprak aldım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Böylece bunu, bana, nefsim hoş gösterdi.”

(Taha 96)

Ali Rıza Sefa Meali:

"Onların görmediklerini gördüm. Elçinin izinden bir tutam alarak attım. Böylesi, benliğime daha güzel göründü!"[257]

257)Ayetin ikinci tümcesi, kimi Kur'an çevirilerinde, "Cibril'i gördüm; onun izinden bir avuç toprak alarak, erimiş mücevheratın içine attım." veya "Elçi meleğin izinden bir avuç toprak alarak, eriyen külçeye attım." veya "Elçinin öğretisinden bir tutam attım." veya "Elçinin eserinden bir avuç alarak attım." biçiminde çevrilmiştir.

(Taha 96)

Ali Ünal Meali:

Samirî, “Ben,” diye cevap verdi, “onların göremedikleri bir şeyi fark ve idrak ettim de, Elçi’nin izinden bir avuç dolusu (toprak) aldım ve onu (ateşteki ziynet eşyalarının üzerine) attım. Böyle yapmayı nefsim bana hoş gösterdi.”

(Taha 96)

Bahaeddin Sağlam Meali:

Samiri: Onların bilmediğini ben bildim. Elçinin eserinden (kitabından) bir tutam bilgi aldım (o mücevheratın içine) atarak kullandım. İşte nefsim, bana böyle yapmamı hoş gösterdi, dedi.

(Taha 96)

Bayraktar Bayraklı Meali:

Samiri, "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyalarının eritildiği potaya attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi" dedi.

(Taha 96)

Bekir Sadak Meali:

Samiri: «Onlarin gormedikleri bir sey gordum ve o sana gelen elcinin bastigi yerden bir avuc avucladim. Bunu ziynet esyasinin eritildigi potaya attim. Nefsim boyle yaptirdi» dedi.

(Taha 96)

Besim Atalay Meali:

Sâmiri dedi ki: «Ben gördüm onların görmediğini, peygamberin izinden, bir avuç avuçladım, attım onun içine; böylecene nefsim beni aldattı!»

(Taha 96)

Celal Yıldırım Meali:

Sâmiriy, «onların görmediği şeyi gördüm, o (Tanrı) elçisinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (potanın içine) attım; işte böylece nefsim bunu bana hoş gösterdi» dedi.

(Taha 96)

Cemal Külünkoğlu Meali:

(Samiri) dedi ki: “Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin (Cebrail'in) ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.”

(Taha 96)

Diyanet İşleri Eski Meali:

Samiri: "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı" dedi.

(Taha 96)

Diyanet İşleri Yeni Meali:

Samiri, şöyle dedi: "Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi."

(Taha 96)

Diyanet Vakfı Meali:

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.  *

(Taha 96)

Edip Yüksel Meali:

Dedi ki, 'Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm.'

(Taha 96)

Elmalılı Orjinal Meali:

ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi

(Taha 96)

Elmalılı Yeni Meali:

Samiri: "Ben onların görmediklerini gördüm de Resülün izinden bir avuç toprak avuçlayıp attım, nefsim bana böyle hoş gösterdi." dedi.

(Taha 96)

Erhan Aktaş Meali:

Samiri: "Ben, onların anlamadıkları şeyi anladım[1]. Rasulün izinden bir avuç avuçladım ve sonra da onu attım.[2] Bunu, bana nefsim hoş gösterdi." dedi.

1)Halkın göremediğini, yani Hazreti Musa'nın sihir yaptığını anladım.
2)Musa'nın izinden giderek onun gibi olağanüstü bir iş yaparak buzağının ilah olduğunu halka göstermek istedim.

(Taha 96)

Gültekin Onan Meali:

Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."

(Taha 96)

Hakkı Yılmaz Meali:

Samirî: “Ben onların anlamadıkları bir şeyi anladım da elçinin eserinden bir avuç almıştım, sonra da onu fırlatıp attım. Ve bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi” dedi.

(Taha 96)

Halis Bayancuk (Ebu Hanzala) Meali: /

Dedi ki: “Onların görmediğini gördüm. Elçinin/meleğin izinden bir avuç aldım ve attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi.”

(Taha 96)

Harun Yıldırım Meali:

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

(Taha 96)

Hasan Basri Çantay:

O da (şöyle) dedi: — "Ben onların görmediklerini gördüm. Binaen'aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyatın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle".

(Taha 96)

Hayrat Neşriyat Meali:

(Sâmirî:) “(Ben, onların) görmedikleri şeyi gördüm ve (sana gelen) o elçinin(Cebrâîl'in atının) izinden bir avuç (toprak) avuçlayıverdim de onu (eritilmiş ziynet eşyâlarının içine) attım; böylece bunu nefsim bana hoş gösterdi” dedi.

(Taha 96)

Hubeyb Öndeş Meali: /

[Samiriyeli] "Onların hiç görmediğini gördüm, ardından (o) elçinin izinden bir avuç avuçladım. Ardından, onu (avucuma aldığımı) değersiz bir şekilde attım. İşte, nefsim bana böylece süsledi." dedi.

(Taha 96)

Hüseyin Atay Meali:

Dedi: "Onların anlamadığı bir şeyi anladım ve böylece o elçinin öğretisinden bir kavrayış kavradım. Hemen onu attım. Benim canım böyle istedi."

(Taha 96)

İbni Kesir Meali:

O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Ve bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi, dedi.

(Taha 96)

İlyas Yorulmaz Meali:

Samiri Musa'ya “Onların göremedikleri bir şeyi gördüm. Allah resulü olarak senin insanlara öğrettiklerinden bir kısmını alıp ve nefsimin bana hoş gösterdiği şeyi karıştırarak (tapmaları için kavmime bu buzağı heykelini) yaptım” dedi.

(Taha 96)

İskender Ali Mihr Meali:

(Samiri): “Ben, onların görmediği şeyi gördüm. Resûl’ün (Cebrail A.S’ın) izinden (ayağının bastığı yerdeki topraktan) bir avuç aldım. Sonra da onu (erimiş madenin içine) attım. Ve böylece (bu), nefsime (bana) güzel göründü.” dedi.

(Taha 96)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu Meali:

Samiri dedi: «Ben onların görmediklerini gördüm. Onun için elçinin bastığı yerden bir avuç toprak alıp onu erimiş bezeneklerin içine attım. Gönlüm bunu böyle istedi.»

(Taha 96)

Kadri Çelik Meali:

Dedi ki: “Ben (kendi aklımca halkın inançlarında) onların görmediklerini (bir takım eksiklikler) gördüm de böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim (belli bir yere kadar yolunu takip edip sonra terk ettim) ve bana nefsim böyle hoş gösterdi.”*

(Taha 96)

Mahmut Kısa Meali:

Sâmirî, hem durumunu mazur göstermek, hem de Mûsâ’yı övüp yücelterek muhtemel bir cezadan kurtulmak amacıyla, derhal bir yalan uydurarak: “Ben onların göremediği bir şeyi, yani melek Cebrail’in sana geldiğini gördüm. Sonra o Elçinin kutsal ayak izinden bir avuç toprak aldım ve onu, buzağı yapmak üzere erittiğim potanın içine attım. Böylece buzağı heykeli canlıymış gibi böğürmeye başladı. Biz de bunu Rabb’imizin bir mûcizesi sanıp secdeye kapandık. İçimdeki duygular, işte böylece beni bu işi yapmaya sürükledi. Ayrıca ben, Tanrıyı gözle görülemez, elle tutulamaz soyut bir varlık olarak tanımlayan bu inanç sisteminin, diğer müminlerin göremedikleri birtakım eksiklikler, yanlışlıklar içerdiğini gördüm. Bu yüzden, Peygamberin izinden, yani onun bıraktığı ilkelerden bir kısmını alıp dinin muhtevasından çıkardım. Bunu kötü niyetle yapmadım; böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.” dedi.

(Taha 96)

Mehmet Ali Eroğlu Meali:

"Atıverdim elçinin izinden bir avuç toprak. Onların görmedikleri şeyi gördüm." dedi. Hoşuma giden bir şey olarak gösterildi bu yapılanlar. Samiri ona böyle cevap verdi.

(Taha 96)

Mehmet Türk Meali:

(Samiri): “Ben, (senin dininde) o (İsrail oğullarının) görmedikleri bir takım şeyler gördüm ve elçi (Cebrâil)’in öğretilerinden bir kısmını aldım (dininden) çıkartıp attım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi.” 1 dedi.2 *

(Taha 96)

Muhammed Celal Şems Meali:

(Sâmirî,) “Ben, bunların görmediklerini gördüm. (Bu) peygamberin sözlerinden bir kısmını aldım. Sonra onları (fırlatıp) attım. (Bunu) bana nefsim güzel gösterdi,” dedi.

(Taha 96)

Muhammed Esed Meali:

"Ben onların göremediği bir şeyi gördüm; ve bu yüzden, Elçi'nin öğretilerinden bir tutam aldım ve onu fırlatıp attım; içimde bir şey böyle (yapmaya) itti beni."

(Taha 96)

Mustafa Cemil Kılıç Meali:

Sâmirî şöyle dedi; "Ben onların görmediklerini gördüm. Sana gelen elçinin izinden bir avuç toprak alıp onu erimiş altınların içine attım. Nefsim işte böylece bunu bana hoş gösterdi."

(Taha 96)

Mustafa Çavdar Meali:

O da: – Ben onların görmediği bazı şeyleri gördüm ve elçinin inanç sisteminden bir parçayı alıp attım, içimden böyle yapmak geldi, dedi.

Bknz: (7/104)»(7/156) - (19/51)»(19/53) - (23/45)»(23/49) - (25/35) - (26/10)»(26/48) - (28/30)»(28/35) - (37/116)»(37/122)

(Taha 96)

Mustafa Çevik Meali:

95-96 Musa bu defa da Samiri’ye dönerek, “Sen söyle bakalım ey Samiri! Senin amacın neydi, niçin bu sapıklığı yeniden gündeme getirdin?” Samiri de Musa’ya, “Ben senin davetine onların gözüyle bakmadım, onlar gibi iman edip inanmadım, gözle görülür bir ilah düşüncesi bana daha cazip geldi, gerçi ben senden de bazı şeyler öğrendim ama onlar da benim işime gelmedi, çıkarlarıma uymadı, o bakımdan senin ardından onları da kafamdan çıkarıp attım. İçimden bu heykeli yapmak geldi ve yaptım.” dedi.

(Taha 96)

Mustafa İslamoğlu Meali:

O dedi ki: "Ben (bu) işe onların bakmadıkları bir gözle baktım; bu nedenle de Elçi'nin (İnanç sisteminden) etkili bir parçayı çekip aldım ve kaldırıp attım: zira güdülerim beni böyle yapmaya sevk etti."

(Taha 96)

Osman Okur Meali:

(Samiri de şöyle) dedi: "Ben onların (israiloğullarının) görmediği bazı şeyleri gördüm. [ Yani sana uyan bu kavmin gidişatının doğru bir gidişat olmadığını anladım, Allah’a yakınlaşmak için elle tutulur gözle görülür bir aracı ilah edinmenin daha gerçek olduğunu kavradım] Gerçi ben elçinin (sana öğrettiği) din anlayışından bir şeyler öğrendim fakat onları reddettim. İçimden böyle yapmak geldi.

(Taha 96)

Ömer Nasuhi Bilmen Meali:

(Sâmirî de) Dedi ki: «Onların görmediklerini ben gördüm. Artık Resûlün izinden bir avuç (toprak) aldım da onu attım ve nefsim bana öylece hoş göstermiş oldu.»

(Taha 96)

Ömer Öngüt Meali:

(Sâmirî) dedi ki: “Onların görmedikleri bir şey gördüm ve onu sana gelen ilâhi elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu (ziynet eşyasının eritildiği potaya) attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi. ”

(Taha 96)

Ömer Sevinçgül Meali:

Samirî, “Onların görmediklerini gördüm. Elçinin izinden ‘ilahi bilgilerden’ bir tutam aldım da attım. İçimden gelen bir his bunu bana hoş gösterdi.” dedi.

(Taha 96)

Sadık Türkmen Meali:

(Samirî) dedi ki: “Ben onların görmediklerini gördüm (ben bu dini herkesten çok iyi biliyorum veya Mısır’da bu işin, heykel yapmanın tekniğini öğrendim). Elçinin yoluna/izine (çok iyi bildiğim dinine; öğretilerine, eserine), önce sıkı sıkıya sarıldım ve sonra bıraktım (elçinin öğretilerini terkettim!) İşte, canım böyle istedi/durum bundan ibaret!”

(Taha 96)

Seyyid Kutub Meali:

Samiri dedi ki; «Ben onların görmediklerini gördüm. Bana gelen ilahi elçinin ayak izlerinden avucumu doldurarak onu erimiş altın külçesinin bulunduğu potaya attım. Böyle yapmamın iyi olacağı içime doğdu.»

(Taha 96)

Suat Yıldırım Meali:

"Ben," dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul'ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi."

(Taha 96)

Süleyman Ateş Meali:

(Samiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."

(Taha 96)

Süleymaniye Vakfı Meali:

Samiri dedi ki "Ben onların göremediklerini görmüş, senin[1] yoluna sıkı sıkıya bağlanmıştım. Ama onu daha sonra hayatımdan çıkardım; hepsi bu. Canım böyle istedi."

1)İltifat

(Taha 96)

Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali:

Samiri: "Ben onların kavrayamadıkları bazı şeyleri kavradım. Elçinin öğretisinin bir kısmını benimsemiştim. İşte onu terk ettim. Nefsim bana böyle yön verdi" dedi.

(Taha 96)

Şaban Piriş Meali:

O da: -Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi. dedi.

(Taha 96)

Talat Koçyiğit Meali:

O da demişti ki: "Onların görmediklerini gördüm. Bu itibarla (Mûsâ) peyamberin sünnetine ve şeriatına yapıştım; sonra onu terkettim. Nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi."

(Taha 96)

Tefhimul Kuran Meali:

Dedi ki: «Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp onu atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi.»

(Taha 96)

Ümit Şimşek Meali:

Sâmirî dedi ki: “Ben onların görmediğini gördüm. Elçinin(7) izinden bir tutam alıp attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi.”*

(Taha 96)

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Samiri dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."

(Taha 96)