Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır; düşünmezler onunla; gözleri vardır, görmezler o gözlerle; kulakları vardır, duymazlar o kulaklarla. Onlar dört ayaklı hayvanlara benzerler, hatta daha da sapıktır onlar. Onlardır gaflette kalanların ta kendileri.
(Araf 179)
Gerçek şu ki, biz kalpleri olup, gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitemeyen cinlerden ve insanlardan pek çok canlıyı cehennem için ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar. Hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı, bunlar körü körüne dünyaya dalıp gitmiş kimselerdir.
(Araf 179)
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
(Araf 179)
Andolsun ki cinn ve insten çoğunu cehennem yaşamı için yaratıp, çoğalttık! Ki onların kalpleri (şuurları) var, (hakikati) kavrayamazlar; gözleri var bunların, onlarla baktıklarını değerlendiremezler; kulakları var, onlarla duyduklarını kavrayamazlar!. . İşte bunlar en'am (evcil hayvanlar) gibidirler; belki daha da şaşkın! Onlar gafillerin (gılaf içinde - kozalarında yaşayanların) ta kendileridir!
(Araf 179)
Andolsun biz, özgürce seçme hakkına sahip cin ve insan neslinin hak dine itibar etmeyen çoğunu, sonuçta cehennemi boylayacaklarını bile bile yaratıp çoğalttık. Onların akılları ve kalpleri var. Onları, hakkı ve hayrı anlamakta kullanmıyorlar. Onların gözleri var. Onları, Allah'ın birliğinin, kudretinin, düzeninin delillerini görmekte kullanmıyorlar. Onların kulakları var. Onları Allah'ın kitabını, peygamberinin tebliğini, öğütlerini duymakta kullanmıyorlar İşte onlar duyu organlarında insanlara mahsus mânâ ve anlayış bulunmayan hayvanlar gibidir. Belki hayvanlardan daha başıboş, daha şaşkın, daha başıbozuk, daha çok helâke maruzdurlar. Onlar, işte onlar büsbütün gaflet içindedirler.*
(Araf 179)
Cehennem için de insanlardan ve cinlerden pek çok kimse yarattık ki onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar, gözleri vardır onlarla görmezler ve kulakları vardır onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibi hatta daha aşağıdırlar. İşte bunlar gafillerdir.
(Araf 179)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
(Araf 179)
Yemin olsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; bu kalblerle gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır; onlarla görmezler (ibret almazlar). Kulakları vardır; onlarla nasihat dinlemezler. İşte bunlar, hayvanlar gibidir; doğrusu daha sapık ve şaşkındırlar. Gafil olanlar da işte bunlardır.
(Araf 179)
Ve gerçek şu ki, insanlardan ve cinlerden çoğunu cehennem için yarattık. Onların yürekleri vardır; onunla anlamazlar. Ve onların gözleri vardır; onunla görmezler. Onların kulakları da vardır; onunla duymazlar. İşte onlar, hayvanlar gibidir, üstelik daha da şaşkındır. Aymazlık içinde olanlar, işte onlardır.
(Araf 179)
Yarattığımız cinler ve insanlar içinde (iradelerini yanlış yolda, nefislerinin arzusu istikametinde kullanan) pek çoklarını Cehennem için ayırdık. Onların kalbleri vardır, fakat onlarla meselelerin özüne inip gerçeği idrak edemezler; gözleri vardır, fakat onlarla görülmesi gerekeni göremezler; kulakları vardır, fakat onlarla duyulması gerekeni duyamazlar. Bu halleriyle onlar, küçük veya büyükbaş hayvan sürüsü gibi, hattâ onlardan daha çok insiyaklarına tâbi, yol bilmez ve güdülmeye mahkûmdurlar. Onlardır gerçeklerden bütünüyle habersiz olanlar.
(Araf 179)
Cinlerden ve insanlardan büyük bir kısmı, Cehennem için yarattık. Onların algılamayan kalpleri, görmeyen gözleri, işitmeyen kulakları vardır. Onlar hayvanlar gibidirler, belki daha da şaşkındırlar. (Hakikatten) asıl habersiz olanlar işte onlardır.
(Araf 179)
Andolsun ki, kalpleri olup düşünmeyen, gözleri olup görmeyen, kulakları olup dinlemeyen cinleri ve insanları cehennem için yarattık. Bunlar hayvan gibidirler; hatta daha da aşağıdırlar. İşte gafil olanlar böyleleridir.
(Araf 179)
And olsun ki, cehennem icin de bircok cin ve insan yarattik; onlarin kalbleri vardir ama anlamazlar; gozleri vardir ama gormezler; kulaklari vardir ama isitmezler. Iste bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapiktirlar. Iste bunlar gafillerdir.
(Araf 179)
İnden, cinden birçok cehennemlik kıldığımız kimselerin yürekleri vardır anlamıyorlar, gözleri var, görmüyorlar, kulakları vardır, işitmiyorlar, işte bunlar yılkı gibi, daha da sapkındırlar, bunlar anlamıyorlar
(Araf 179)
Şanıma and olsun ki, cin ve insanlardan birçoğunu Cehennem için yarattık; kalbleri vardır onunla (hakkı) anlamazlar, gözleri vardır onunla (hakikati) görmezler, kulakları vardır, onunla (doğruyu) işitmezler. İşte bunlar (bu şuursuzlar) hayvanlar gibidir, belki daha da sapık ve şaşkındırlar, işte gafiller ancak bunlardır!.
(Araf 179)
Andolsun ki, birçok cini ve insanı (yaptıkları yüzünden) cehennemlik kıldık. Onların kalpleri var fakat (hakkı) anlamazlar, gözleri var fakat (gerçeği) görmezler, kulakları var fakat (doğruyu) duymazlar. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler. *
(Araf 179)
And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.
(Araf 179)
Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.
(Araf 179)
Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. *
(Araf 179)
İnsanlardan ve cinlerden çok sayıda kişiyi cehenneme mahkûm ettik. Kalpleri var, fakat kavrayamazlar; gözleri var, fakat görmezler; kulakları var, fakat işitmezler. Onlar, çiftlik hayvanları gibidir, hatta daha da kötü... Ve onlar, olup bitenden habersizdirler.
(Araf 179)
Celalim hakkı için Cinn-ü İnsten bir çoğunu Cehennem için yarattık, onların öyle kalbleri vardır ki onlarla doymazlar, ve öyle gözleri vardır ki onlarla görmezler ve öyle kulakları vardır ki onlarla işitmezler, işte bunlar behaim gibi, hatta daha şaşkındırlar, işte bunlar hep o gafiller
(Araf 179)
Andolsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkındırlar. İşte o gafiller ancak bunlardır.
(Araf 179)
Gerçek şu ki, cinnden[1] ve insten[1] yaratılmış[2] olanların birçoğu Cehennem'liktir. Ki onların kalpleri vardır onunla kavramazlar, gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır onunla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da basittiler. İşte gafil olanlar bunlardır.
1)Tanıdık-tanımadık, bildik-bilmedik, yerli-yabancı.
2)Ayette, "zera'na" sözcüğü geçmektedir. Bu sözcüğün anlamı, "yaratma" değil, "çoğaltmadır". Yaratılmış olan bir şeyin, üreyerek çoğalması demektir. ‘Ziraat,' yani ekin ekme sözcüğü de buradan türemiştir. Ayette yaratmadan değil, "çoğalmadan" söz edilmektedir. Şayet "yoktan var etme" kast edilseydi, "haleka" sözcüğü kullanılması gerekirdi. Çevirilerde, çoğunlukla bu ayete: "Ben insanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattım." şeklinde yanlış anlam verilmektedir. Yaratılmış olanların bir çoğunun Cehennemlik olacağının bilgisinin verilmesi ile yaratılmış olanların çoğunun Cehennem için yaratıldığını söylemek aynı şey değildir.
(Araf 179)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır fakat bununla kavramazlar; gözleri vardır fakat bununla görmezler; kulakları vardır fakat bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
(Araf 179)
Ve andolsun ki tanıdıklarınızdan-tanımadıklarınızdan birçoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar duyarsızların ta kendileridir.
(Araf 179)
Andolsun ki cehennemi, kalpleri olupta onunla (hakikati) anlamayan, gözleri olupta onunla (hakikati) görmeyen; kulakları olupta onunla (hakikati) duymayanlar için yarattık/hazırladık. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta (hayvanlardan) daha sapkınlardır. Bunlar gafillerin ta kendileridir.
(Araf 179)
Andolsun, cinlerden ve insanlardan pek çoğunu cehennem için yarattık ki onların kalpleri vardır onunla anlamazlar, gözleri vardır fakat onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler. Bunlar hayvan gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.
(Araf 179)
Andolsun ki biz cin ve insden bir çoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalbleri vardır, bunlarla idrak etmezler; gözleri vardır, bunlarla görmezler; kulakları vardır, bunlarla işitmezler. Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir. Hatta daha sapıkdırlar. Onlar gaflete düşenlerin ta kendileridir.
(Araf 179)
Celâlim hakkı için, cinlerden ve insanlardan birçoğunu (kendi irâdeleriyle hak edecekleri üzere) Cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, (ancak kendi küfürleri sebebiyle artık) onlarla (hakkı zevk edip) anlamazlar; onların gözleri vardır (ama) onlarla(Allah'ın delîllerini) görmezler; onların kulakları da vardır, (ama) onlarla (İlâhî nasîhatleri)işitmezler! İşte onlar hayvanlar gibidir; hattâ daha da aşağıdırlar. İşte onlar, gafillerin ta kendileridir.
(Araf 179)
Elbetteki Cin ve İnsan[türü]den çoğunluğu cehennem için elemiştik¹. Onların kalpleri² var, onlarla anlamıyor; gözleri var, onlarla görmüyor; kulakları var, onlarla duymuyorlar. İşte onlar, sağmal hayvanlar³ gibidir, bilakis yolu daha çok kaybetmiştirler. İşte bihaber olanlar asıl bunlardır.
(Araf 179)
Andolsun, cehennem için birçok cin ve insan yarattık. Onların gönülleri vardır, onlarla anlamazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapkındırlar. İşte bunlar bön kimselerdir.
(Araf 179)
Andolsun ki; Biz cinn ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır; anlamazlar, gözleri vardır; görmezler, kulakları vardır; duymazlar. Onlar; hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar; gafillerin kendilerdir.
(Araf 179)
Biz cehennemi tanınan ve tanınmayan, kalpleri olup ta gerçeği anlamayan, gözleri olup ta gerçekleri görmeyen, kulakları olup ta doğruya kulak vermeyen kimseler için hazırladık. İşte böyleleri, (Allah nazarında) hayvanlar gibidir, hatta onlardan da daha aşağı durumda olup, kendi durumlarından habersizdirler.
(Araf 179)
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.
(Araf 179)
Gerçekten Biz cinlerden, insanlardan bir çoğunu Cehennem için yarattık. Onların gönülleri vardır, onunla kavramazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. Onlar dört ayaklılar gibidirler. Belki de onlardan da şaşkındırlar. Dalgıda olanlar işte onlardır.
(Araf 179)
Biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır da onlarla kavramazlar; gözleri vardır da onlarla görmezler; kulakları vardır da onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
(Araf 179)
Doğrusu Biz, cinler ve insanlar arasından, kalplerive akılları olup da, onlarla gerçeği kavramayan; gözleri olup da, onlarla doğruları görmeyen; kulakları olup da, onlarla hakîkatiişitmeyen nicelerini, bu inatçı, önyargılı, kibirli tavırlarından dolayıcehennemlik yapmışızdır. İşte onlar, inanç, ahlâk ve erdemlilikten yoksun olmaları yönüyle tıpkı hayvanlar gibidirler; hattâ daha da aşağı!.. Çünkü bunlar, —hayvanların aksine— kendilerini hakîkate ulaştıracak akıl ve idrâk yeteneğine sahip oldukları hâlde özgür iradeleriyle inkâra saplanmışlardır. Gaflet bataklığında yüzenler de, işte bunlardır.
Çünkü Allah’ı gereğince tanımazlar; zayıf ve âciz varlıkları ilâhlık mertebesine yüceltirken, zayıflık ve acziyet ifâde eden bir çok insânî özellikleri Allah’a yakıştırmaya cüret ederler. Oysa ki:
(Araf 179)
Yemin olsun ki Biz, cinlerden ve insanlardan; kalpleri olup onunla (gerçekleri) anlamayan, gözleri olup onlarla görmeyen, kulakları olup onlarla işitmeyen birçoğunu, cehennem için yarattık.1 İşte bunlar, hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. İşte asıl gafiller onlardır.*
(Araf 179)
Biz, cinleri (Bknz. 6:100) ve insanları, (aslında rahmetimize nail olsunlar) diye yarattık. Ancak sonunda onların çoğu, Cehennem’i hak ederler. Onların kalpleri var, ama onlarla anlamazlar. Gözleri var, ama onlarla görmezler. Kulakları var, ama onlarla duymazlar. Hayvanlar gibi, hatta daha (da) beter olanlar, ancak onlardır. Gafil olanlar (da) ancak onlardır.
(Araf 179)
Gerçek şu ki, Biz, cehennem için, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen görünmez varlıklardan ve insanlardan çok canlar ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar; hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı: Körcesine dalıp gitmiş olanlar işte böyleleridir.
(Araf 179)
Gerçek şu ki, biz, kalpleri olup da gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitmeyen cinlerden ve insanlardan bir çoğunu Cehennem için ayırımsızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar. Hayır hayır belki daha da aşağıdırlar. Onlar ki aymazların ta kendileridir.
(Araf 179)
Andolsun ki, kalpleri olup da gerçeği anlamayan, gözleri olup da gerçeği görmeyen ve kulağı olup da gerçeği duymayan insan ve cinlerden çoğu cehennemi hak etmişlerdir. İşte onlar hayvanlar gibidir, hayır onlardan daha aşağıdırlar, çünkü onlar gerçeklerden habersizdirler.
Bknz: (8/22) - (6/110) - (7/171) - (22/46) - (25/44) - (32/13) - (47/12)
(Araf 179)
Gerçek şu ki, Bizim yaratıp, göz, kulak, kalp, akıl, irade ve sayısız nimetlerle donatıp, yaratılış sebeplerini bildirip, kendilerini ona uygun yaşamaya davet ettiğimiz insan ve cinlerden, bu nimetleri görmezden gelerek, davete kulak asmayıp akıllarını kullanmayanlar cehennemi hak etmişlerdir. Bunlar kendilerine söylenenleri kavramak bakımından da hayvanlar gibidirler, hatta onlardan daha da aşağıdırlar. Zavallı, nankör ve gafildirler.
(Araf 179)
Doğrusu Biz, görünen görünmeyen iradeli varlıklar içinden akleden kalpleri olup da kavramayan, gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da işitmeyen birçoklarını cehennemlik yapmışızdır. Hayvan gibidir onlar, belki daha da aşağı! Onlar gaflete gömülmüş olan zavallılardır.
(Araf 179)
Andolsun ki insanların ve cinlerin çoğu (yaratılış gayelerine uygun davranmadıkları için) cehennemi hazırladık (hazırlıyoruz). Çünkü böylelerinin akılları vardır hakikati idrak etmez, gözleri vardır görmez, kulakları vardır hakikat çağrısını işitmez. İşte bunlar (yollarını şaşırmışlık bakımından) hayvan sürüsü gibidirler ve hatta hayvan sürüsünden de beter haldedirler. İşte bunlar tam gafil olanlardır.
(Araf 179)
Andolsun ki, cinden ve insten çoklarını cehennem için yarattık, onların kalbleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.
(Araf 179)
Andolsun ki biz cinlerden ve insanlardan pek çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, fakat o kalplerle anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapık ve şaşkındırlar. Ve işte onlar gafillerdir.
(Araf 179)
Andolsun! Cinlerden ve insanlardan çoklarını cehennem için yarattık. Kalpleri vardır, ama sezemezler. Gözleri vardır, ama göremezler. Kulakları vardır, ama işitmezler. ‘Gerçeği kavrama bakımından’ hayvanlar gibidirler, hatta daha da aşağıdırlar. İşte bunlardır o gáfiller ‘aymazlar’!
(Araf 179)
Hiç kuşkusuz; cin ve insanın suçlularından birçoğunu (hakedenleri) cehenneme atarız. Kalpleri (akılları) vardır ama onunla ince ve derin düşünmüyorlar. Gözleri vardır ama onlarla görmüyorlar, kulakları vardır ama onlarla işitmiyorlar. İşte onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar. İşte onlar gafillerdir.
(Araf 179)
Andolsun ki, birçok cini ve insanı cehennemlik olarak yarattık. Onların kalpleri var. Fakat anlamazlar, gözleri var, fakat görmezler, kulakları var, fakat işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler.
(Araf 179)
Biz cehennem için cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki onların kalpleri vardır ama bu kalplerle idrak etmezler, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler. Hasılı onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar onlardır.
(Araf 179)
Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık... Ve işte gafiller onlardır!
(Araf 179)
Cinlerin ve insanların çoğunu sanki Cehennem odunu olsunlar diye yetiştirdik[1]. Onların da kalpleri vardır ama (gerçeği) kavramazlar, gözleri de vardır ama ilerisini görmezler[2], kulakları da vardır ama (söz) dinlemezler[3]. Onlar en'am (koyun, keçi, sığır ve deve) gibidirler[4]. Aslında daha düşük seviyededirler. Onlar tam bir gaflet içindedirler.
1)Bu ayete, "İnsanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattık" şeklinde yanlış anlam verilir. İlgili ayetler şöyledir; "Allah: "Cinleri ve insanları, kulluğu sadece bana yapsınlar diye yarattım." (Zariyat 51/56) dediğine göre o anlam kabul edilemez. Yaratma anlamı verdikleri zeree = (ذرأ) kelimesi şu ayette, hayvan ve bitki yetiştirme anlamındadır: "Allah'ın yetiştirdiği ekinden ve en'amdan (koyun, keçi, sığır ve deveden) ona pay ayırır ve kendilerince "Bu Allah'ın, bu da ona ortak saydıklarımızındır» derlerdi. (En'am 6/136) Şu ayete göre Allah Teala insanı da bir bitki gibi yetiştirmiştir. Allah sizi topraktan bir bitki gibi bitirmiştir. (Nuh 71/17) Şu ayetler, Ahiretteki dirilişin de aynı şekilde olacağını bildirir: "Sizi toprağa tohum gibi eken O'dur. Hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız." (Müminun 23/79) "Gökten bir ölçüye göre su indiren (Allah'tır). Onunla ölü bir bölgeyi canlandırır. Kabirlerinizden de bu şekilde çıkarılacaksınız." (Zuhruf 43/11) Görüldüğü gibi zeree = (ذرأ), insanı, bitkiyi ve hayvanı yetiştirme anlamına da gelir. İnsanı diğerlerinden ayıran şey, ruhun üflenmesiyle birlikte kazandığı dinleme, ilerisini görebilme (basiret) ve gönül sahibi olma özelliğidir. (Secde 32/9) Bu özellikleri kullanmayanlar, hayvan gibi hatta daha aşağı seviyede yani bitki gibi olurlar. Cehennemle birlikte zikredilen bitki odundur. İlgili ayet şöyledir: "Yanlış yapanlar ise Cehenneme odun olurlar." (Cin 72/15) Ayete yukarıdaki mealin verilmesinin sebebi budur.
2) İlerisini görme, basiret sahibi olmaktır. Küçük ve büyük baş hayvanların da gözü vardır ama basiretleri yoktur.
3) Bu özellikler (sağduğu, basiret ve dinleme) ruh'un, cinlere ve insanlara kazandırdığı özelliklerdir. Bkz.(Secde 32/9)
4) Bkz. (En'am 6/143-144)
(Araf 179)
İnsanların ve cinlerin çoğunu cehennem için yarattık. Çünkü onların kafaları olduğu halde, onu kullanmazlar; gözleri olduğu halde bakmazlar; kulakları olduğu halde kulak vermezler. İşte onlar hayvanlar gibi, hattâ onlardan da akılsızdırlar. İşte gafiller onlardır.
(Araf 179)
Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennemlik kıldık. Çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir.
(Araf 179)
Biz, cehennem için pek çok cin ve insan yarattık. Onların kalbleri vardır; fakat onlarla anlamazlar; onların gözleri vardır; fakat onlarla görmezler; onların kulakları da vardır; fakat onlarla işitmezler. Bunlar, tıpkı hayvan gibidirler; hattâ daha sapık. İşte gaflet içinde olanlar bunlardır.
(Araf 179)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık.) Kalbleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
(Araf 179)
Cinlerden de, insanlardan da Biz pek çok Cehennemlikler yarattık. Onların kalpleri vardır, anlamazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler. Onlar hayvan gibi, hattâ daha da şaşkındırlar. Onlar gafillerin tâ kendileridir.
(Araf 179)
Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar.
(Araf 179)