Sonra şüphe yok ki Rabbin, mihnetlere uğradıktan sonra yurtlarından göçenleri ve sabredenleri yarlıgar; zorla dine aykırı söz söyledikten sonra da Rabbin, şüphe yok ki onların suçlarını örter, rahimdir.
(Nahl 110)
Sonra şüphe yok ki, Rabbin işkenceye uğradıktan sonra, yurtlarından göçenlerin, sonra Allah yolunda üstün çabalar gösterip, her türlü güçlüklere göğüs gerenlerin yanındadır. Rabbin çok bağışlayan ve çok acıyandır.
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
(Nahl 110)
Sonra, muhakkak ki Rabbin, belaya maruz bırakıldıktan sonra hicret edenlerin; sonra mücahede edenlerin ve sabredenlerin (yanındadır)... Daha sonra (da) Rabbin muhakkak ki Ğafur'dur, Rahıym'dir.
(Nahl 110)
Bir de, temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, baskı, zulüm ve işkenceye mâruz kalmalarının ardından, memleketlerinden, özgürce Allah'a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edip, Allah yolunda hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edenlerin, cihadın sıkıntılarına, güçlüklerine, şer'î sorumluluklara katlananların yanında senin Rabbin vardır. Senin Rabbin bu feragat ve fedakârlıktan sonra, onları koruma kalkanına alır, onlara karşı çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.
(Nahl 110)
Sonra Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin sonra cihad eden ve sabredenlerin (yanındadır). Bundan sonra Rabbin elbette bağışlayandır, rahmet edendir.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nahl 110)
Sonra muhakkak ki Rabbin, eziyyet edildikten sonra Mekke'den hicret edenlerin, arkasından da savaşanların ve sabredenlerin yardımcısıdır. Bundan sonra, şüphe yok ki Rabbin Gafûr'dur, Rahîm'dir.
(Nahl 110)
Kuşkusuz, Efendin, baskıya uğradıktan sonra göç eden, ardından da çaba gösterip dirençli olanların kesinlikle yanındadır. Kuşkusuz, Efendin, bundan sonra, Sınırsız Bağışlayandır; Merhametlidir.
(Nahl 110)
Buna karşılık, şüphesiz ki senin Rabbin, imanlarından dolayı mihnet ve işkenceye, zulme ve baskıya maruz kalan ve nihayet hicret eden, ardından Allah yolunda cihad eden, çalışıp didinen ve sabredenlerle beraberdir. Evet Rabbin, onların bütün bu güzel davranışlarına karşılık olarak elbette günahları çok bağışlayandır, (bilhassa mü’ min kullarına karşı) hususî merhameti pek bol olandır.
(Nahl 110)
(İşte bu kâfirlerden sonra, onlara mukabil) şüphesiz senin Rabbin, dini bir fitneye maruz bırakıldıktan sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabredenler ile beraberdir. Ve şüphesiz, fitneye düşürülmekten sonra da senin Rabbin, Gafur ve Rahimdir.
(Nahl 110)
Şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok affedicidir; merhamet sahibidir.
(Nahl 110)
Rabbin,turlu eziyete ugratildiktan sonra hicret eden, sonra Allah ugrunda savasan ve sebreden kimselerden yanadir. Rabbin suphesiz bundan sonra da bagislar ve merhamet eder.*
(Nahl 110)
Evet senin Tanrın da sıkıntı çekerek göçmen olan kimseleri, sonra savaşanları, sabır dahi edenleri, çektikleri şeyden sonra, hem bağışlar, hem yarlıgar
(Nahl 110)
Sonra çeşitli işkence ve eziyete uğratılan, ardından hicret eden sonra da Allah yolunda savaşan ve sabreden kimseler için şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
(Nahl 110)
Sonra (bilmiş ol ki) muhakkak senin Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra (Allah yolunda) cihada devam eden ve (böylelikle) güçlüklere göğüs gerenlerin yardımcısıdır. Hiç kuşkusuz Rabbin, bundan sonra da (iman edecekler için) çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
(Nahl 110)
Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder.*
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
(Nahl 110)
Sonra Rabbin, baskıya uğradıktan sonra göç eden, cihad eden ve direnenler için, evet senin Rabbin, kuşkusuz onlar için Bağışlayandır, Rahimdir.
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz ki rabbın o mihnete mübtela olmalarının arkasından hicret eyleyen, sonra mücahade ve sabreden kimseler hakkında şüphesizdir ki rabbın bunun arkasından elbette gafurdur rahimdir
(Nahl 110)
Sonra şüphe yok ki, Rabbin o eziyete uğratılmalarının arkasından hicret eden sonra savaşıp sabreden kimselerin yardımcısıdır; doğrusu Rabbin bunun arkasından elbette bağışlayacak ve merhamet edecektir.
(Nahl 110)
Sonra, Rabb'in, zulme uğrayıp hicret etme zorunda kalan, ardından da cihat edip, sabredenlerin[1] yanındadır. Rabb'in, onlara karşı Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir.
1)Direnen, yılmayan, kararlılıkla yoluna devam eden.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Şüphesiz senin rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz senin Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra çaba harcayan ve sabreden kimseler içindir. Şüphesiz senin Rabbin bundan sonra kesinlikle çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
(Nahl 110)
Sonra Rabbin, işkenceye uğradıktan sonra hicret eden, sonra cihad edip sabredenlere karşı (evet,) hiç şüphesiz ki Rabbin, (böylelerine) (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) pek Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir.
(Nahl 110)
Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerin yardımcısıdır. Bütün bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
(Nahl 110)
(Bundan) sonra (şunu bil ki) senin Rabbin işkencelere uğratıldıklarından sonra (yurdlarından) hicret edenlerin, (bundan) sonra da (durmayıb) savaşanların, göğüs gerenlerin lehinedir şübhesiz. Hakıykat, senin Rabbin bunların ardından da cidden çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. (Bu) kat'idir.
(Nahl 110)
Sonra şübhesiz Rabbin, eziyet edilmelerinin (ve küfre zorlanmalarının) ardından hicret edenler, sonra cihâd edenler ve sabredenler hakkında, bütün bunlardan sonra muhakkak ki Rabbin, elbette (bu güzel hâllerine binâen onlar için) Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
(Nahl 110)
Dahası gerçekten RAB'bin, fitnelenmesinin[işkenceye maruz kalmasının] ardından hicret etmiş sonra cihad [çaba sarf] etmiş ve sabır etmiş olanlar için (evet!) gerçekten RAB'bin bundan [fitneye uğramalarından] sonra mutlaka çok bağışlayandır, bir rahimdir.
(Nahl 110)
Doğrusu, Rabbin, denenmeye sokulduktan sonra, göç eden, sonra Allah uğrunda savaşan ve zora katlanan kimselerden yanadır. Şüphesiz, bundan sonra da Rabbin bağışlayandır, acıyandır.
(Nahl 110)
Hem Rabbın; işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda savaşan ve sabredenlerle birliktedir. Muhakkak ki Rabbın; bundan sonra da Gafur'dur, Rahim'dir.
(Nahl 110)
Sonra senin Rabbinin, başlarına gelen belalardan (fitne) sonra, oraları terk edip hicret edenler, mücadele edenler (savaşanlar) ve başlarına gelenlere sabredenler için (bağışlaması var). Elbette ki Rabbin bağışlayan ve merhametli olandır.
(Nahl 110)
Daha sonra da muhakkak ki senin Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret (göç) edenlere sonra da cihad edip sabredenlere, şüphesiz (bütün) bunlardan sonra, elbette Gafur (mağfiret eden)’dur ve Rahîm (rahmet nuru gönderen)’dir.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten senin çalabın türlü üzüntüler çektikten sonra göçenler, ondan sonra da Allah uğrunda savaşıp katlananlar iledir. Gerçekten senin çalabın bundan sonra kesin olarak yarlıgayıcıdır; esirgeyicidir.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir). Hiç şüphesiz senin Rabbin, bütün bunlardan sonra gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nahl 110)
Ve ayrıca şunu da bil ki, senin Rabb’in, gerek uğradıkları baskı ve işkenceler, gerekse dünya malına aşırı tutkuları yüzünden dinlerini terk ederek fitneye kapıldıktan sonra yeniden kendisini toparlayan, bu hâle düşmelerine sebep olan ülkeyi, ortamı veya arkadaş çevresini terk edip, Müslümanca yaşayabilecekleri bir yere hicret eden, ardından da, zulüm ve haksızlıkların yeryüzünden kaldırılması için Allah yolunda cihâda katılan ve bu uğurda karşılaşacağı zorluklara göğüs gererek sabreden o tövbekâr müminlere karşı, evet, yaşadıkları bunca acı tecrübelere, düştükleri nâhoş durumlara rağmen, elbette senin Rabb’in, onlara karşı bağışlayıcı, merhametli davranacaktır. Hem bu dünyada, hem de mahşer gününde:
(Nahl 110)
Sonra kesinlikle Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından da cihad edip sabredenlerin, yanındadır. Şüphesiz Rabbin, tüm bu (olup bitenler)den sonra da (onlar hakkında) gerçekten affedicidir, merhametlidir.1 *
(Nahl 110)
Sonra (da) Rabbin, şüphesiz fitneye uğratılmalarının sonrasında hicret edenler, akabinde (de) cihat edip sabredenler için, şüphesiz Rabbin, bundan sonra mutlaka çok bağışlayan ve çok rahmet edendir.
(Nahl 110)
Ve yine bil ki, Rabbin, kötülüğün ayartısını gördükten sonra onun hüküm sürdüğü bölgeyi terk edenlerin ve o günden bu yana (Allah yolunda) üstün çabalar gösterip güçlüklere göğüs gerenlerin yanındadır; işte böyle bir dönüşümden sonra çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcı elbette senin Rabbindir!
(Nahl 110)
Sonra gerçek şu ki, rabbin, eziyete uğramasının ardından göç eden ve sonra da direnip savaşan kimselerin yardımcısıdır. Tüm bunlardan sonra elbette ki o, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
(Nahl 110)
Öte yandan Rabbin, baskı ve zulme uğradıktan sonra yurtlarından göç eden, sonra da Allah yolunda bütün gayretini sarf eden ve her türlü sıkıntıya direnip sabreden kimseleri gözetecektir. Zira senin Rabbin bundan sonra onlara bağışlama ve merhametiyle muamele edecektir.
Bknz: (2/218) - (3/195) - (4/97) - (4/100) - (9/20) - (16/41)
(Nahl 110)
Allah’ın davetine iman edip sorumluluklarını yerine getirmek için mücadele ederken, baskı ve zulme uğrayıp da yurtlarından hicret etmek zorunda kalan kimselerin yardımcıları Allah’tır. Allah bu mü’minlere karşı çok şefkatli, merhametli ve bağışlayıcıdır.
(Nahl 110)
Sonra yine unutma ki Rabbin, ağır işkence altında (kendilerine dayatılanı kabul ederek) fitneye düşürülmelerinin ardından hicret edenleri, (Allah yolunda) tüm çabasını harcayan ve direnenleri gözetecektir; evet, çünkü senin Rabbin, o (ağır acının) ardından elbette tarifsiz bağışıyla, eşsiz rahmetiyle muamele edecektir.
(Nahl 110)
Sonra şübhesiz Rabbin, eziyet edilmelerinin (ve küfre zorlanmalarının) ardından hicret edenler, sonra cihâd edenler ve sabredenler hakkında, bütün bunlardan sonra muhakkak ki Rabbin, elbette (bu güzel hâllerine binâen onlar için) Gafûr (çok bağışla yan)dır, Rahîm (çok merhamet eden) dir.
(Nahl 110)
Sonra muhakkak ki, fitneye uğratıldıklarından sonra hicret edenleri, sonra da cihadda bulunanları ve sabredenleri Rabbin (mükâfaatlandıracaktır). Şüphe yok ki, senin Rabbin onun ardından da elbette yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.
(Nahl 110)
Sonra Rabbin işkenceye uğratılıp eziyet edildikten sonra hicret edip, ardından da sabrederek cihad edenlerle beraberdir. Rabbin şüphesiz ki bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder.
(Nahl 110)
Rabbin, kötülükle yüz yüze yaşamalarının ardından dinleri uğruna göç eden, sonra da cihad eden bu yolda nice zorluklara katlanıp dayanan kimselerle beraberdir. Rabbin, bundan sonra da günahları bağışlayan, merhamet edendir.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten Rabbin sıkıntı ve işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin ardından; cihat eden ve sabredenlerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra onları, elbette çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
(Nahl 110)
Buna karşılık dinlerinden dönsünler diye çeşitli işkencelere uğratıldıktan sonra göç edenler, arkasından cihad edenler ve karşılaştıkları zorluklara sabırla katlananlar da var. Hiç kuşkusuz Rabbin, tüm bu olup bitenlerden sonra onlar hakkında affedicidir, merhametlidir.
(Nahl 110)
Bundan sonra şunu bil ki: Şüphesiz ki senin Rabbin, mihnet ve işkenceye, zulme ve baskıya uğradıktan sonra mücahede edip sabreden, ardından da hicret edenlerle beraberdir. Evet Rabbin, onların bütün bu güzel hareketlerine karşılık elbette onları bağışlayıp ihsanda bulunacaktır. Çünkü O gafurdur, rahimdir.
(Nahl 110)
Sonra Rabbin, şunların şu işkenceye uğratıldıktan sonra göç eden, sonra savaşan ve sabredenlerin yanındadır. Elbette (bütün) bun(lar)dan sonra Rabbin bağışlayan, esirgeyendir.
(Nahl 110)
Senin Rabbin var ya işte senin Rabbin, çektirilen sıkıntılardan sonra hicret eden sonra da mücadele (cihad)[1] eden ve sabırlı olanları çok bağışlar ve onlara ikram eder.
1)Bkz Bakara 2/218 ve dipnotu
(Nahl 110)
Doğrusu Rabbin, çetin bir sınavdan geçirildikten sonra Allah yolunda göç eden, ardından da cihat edip sabredenlere karşı bundan sonra da çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
(Nahl 110)
Sonra, Rabbin, eziyete uğradıktan sonra hicret eden, mücadele veren ve sabreden kimseleri, Rabbin, ondan sonra da bağışlar ve merhamet eder.
(Nahl 110)
Sonra Rabbın (Ey Muhammed!), zulme uğradıktan sonra hicret eden, sonra savaşan ve sabreden kimseler için, evet Rabbın, onların bu fiillerinden sonra çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir.
(Nahl 110)
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir) . Hiç şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.
(Nahl 110)
Şunu da bil ki, Rabbin, eziyete uğradıktan sonra hicret eden ve sonra da sabredip cihad eden kimseler için, hiç kuşkusuz, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
(Nahl 110)
Kuşkusuz, Rabbin; işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, ardından da cihat edip sabreden kişiler yanındadır. Bütün bunlardan sonra senin Rabbin elbette cömertçe affedecek, cömertçe merhamet edecektir!
(Nahl 110)