Hud 101    
Biz onlara haksızlık etmedik fakat onlar kendi kendilerine zulmedip yazık ettiler. Rabbinin azap hükmü gelince de Allah ile aralarına koyup dua ile yalvarıp yakardıkları ilahlarının onların hüsranlarını artırmaktan başka onlara hiçbir faydası olmadı.
Hud 102    
– Senin Rabbin, halkları zalim olan ülkeleri cezalandırdığı zaman işte böyle cezalandırır. Şüphesiz O’nun cezalandırması çok can yakıcıdır ve pek dehşetlidir.
Hud 103    
İşte bunda ahiret azabından korkanlara ibretler vardır. İşte bu gün bütün insanlığın toplandığı gün ve her şeyin şahitlendirildiği gündür.
Hud 104    
Biz, o günü sadece sayısı belli bir süreye kadar erteleriz.
Hud 105    
O gün gelince, Allah’ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamayacak, o gün insanların bir kısmı bedbaht ve mutsuzdur, bir kısmı da bahtiyar ve mesuttur.
Hud 106    
Bedbaht olanlar ateşe girecekler ve orada inim inim inleyecekler.
Hud 107    
Rabbin aksini dilemezse, gökler ve yer durdukça onlar orada kalacaklar. Şüphesiz senin Rabbin, dilediğini yapandır.
Hud 108    
Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin aksini dilemezse gökler ve yer durdukça cennette kalacaklar. Bitmez tükenmez bir nimete nail olacaklar.
Hud 109    
Artık şu adamların neye ibadet ettiklerinden hiç şüphen olmasın, zira onlar, daha önce babalarının ibadet ettikleri gibi ibadet ediyorlar. Hiç şüphe yok ki biz onların payına düşeni eksiksiz ödeyeceğiz.
Hud 110    
Andolsun ki biz Musa’ya da kitap vermiştik de onlar, onda da görüş ayrılığına düşmüşlerdi. Eğer daha önce Rabbin tarafından verilmiş bir kelime/söz olmasaydı, aralarında hüküm verilir ve işleri bitirilirdi. Onlar hala bundan da şüphe içindedirler.
Hud 111    
Hiç şüphen olmasın ki Rabbin onların her birine yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir. Çünkü Allah, onların yaptıkları her şeyden haberdardır.
Hud 112    
Öyleyse sen emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Senin yanında Allah’a yönelenler de. Sakın ola ki taşkınlık yapmayın. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızı görmektedir.
Hud 113    
Ve sakın yanlışta ısrar eden zalimlere en ufak meyil göstermeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka evliya ve koruyucunuz olmadığına göre sonra hiç yardım da göremezsiniz.
Hud 114    
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi) ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde (Sabah, akşam ve yatsı) namazını kıl, unutma ki iyilikler kötülükleri giderir. İşte bu, öğüt alacaklara bir hatırlatmadır.
Hud 115    
Ve sen (sıkıntı ve zorluklara karşı) sabret! Zira Allah sebat eden iyilerin mükâfatını asla zayi etmez.
Hud 116    
Keşke çıksaydı. Sizden önceki nesiller arasında, kendilerini kurtardığımız küçük bir azınlık dışında yeryüzündeki bozulma ve çürümeyi engellemeye çalışan akıllı ve şuurlu kimseler ne yazık ki çıkmadı. Zulme gömülmüş çoğunluk ise refah ve zenginliğin cazibesine kapılıp şımararak günaha gömüldüler.
Hud 117    
Yoksa senin Rabbin, halkı doğru dürüst davrandığı müddetçe ülkeleri haksız yere helak edecek değildir.
Hud 118    
Zaten Rabbin isteseydi, tüm insanlığı tek bir ümmet yapardı. Bu yüzden insanlar farklı farklı inançları benimsiyorlar.
Hud 119    
Yalnız Rabbinin vahyine uyanlar bunun dışında. Zaten tüm insanları bu rahmete nail olmaları için yarattı. Vahye sırt çeviren görünür ve görünmez iradeli varlıklarla cehennemi tıka basa dolduracağım sözü gerçekleşmiş oldu.
Hud 120    
Bizim sana aktardığımız elçilerin bazı haberlerinden her biri senin yüreğini perçinlememiz içindir. Bu konuda sana hem hak/Kuran, hem de müminler için bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir.
Hud 121    
İman etmeyenlere de de ki: – Siz kendinize yakışanı yapın biz de bize yakışanı yapacağız.
Hud 122    
Ve bekleyin bakalım, zaten biz de bekliyoruz.
Hud 123    
Göklerde ve yerde bilinmeyen ne varsa hepsi Allah’ın bilgisindedir. Sonunda her iş döner dolaşır Allah’ın dediğine varır, öyleyse sen sadece O’na kulluk et ve sadece O’na dayanıp güven. Zira senin Rabbin onların yaptıklarına asla duyarsız değildir.