Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :
Firavun da halkına seslenerek:
Ey halkım, şu Mısır ülkesinin tek hâkimi ben değil miyim ve ayaklarımın altından akan şu nehirler benim değil mi? Bunu da mı görmüyorsunuz?
– Yoksa ben, meramını bile anlatmaktan aciz şu zavallı adamdan daha üstün değil miyim?
– Madem öyle, boynuna altından gerdanlıklar ve kollarına da altın bilezikler takılsa ya! Yahut beraberinde melekler bulunsa ya!
Firavun, bu sözlerle halkını hafife alıp küçümsedi ve akıllarını çeldi. Zaten onlar yoldan çıkmaya meyilli bir toplum oldukları için ona boyun eğdiler.
Nihayet onlar bizi gazaplandırınca onlara hak ettikleri cezayı verdik ve hepsini suda boğduk.
Böylece onları gelecek nesiller için geçmişin acı bir hatırası ve bir ibret vesikası kıldık.
Meryem oğlu İsa örnek olarak verilince, senin kavmin hemen bağırıp çağırmaya başlar:
Ve:
– Bizim ilahlarımız mı daha üstün yoksa O mu? Derler. Bunu da sırf seninle tartışmak için söylerler. Zaten onlar kavgacı ve tartışmacı bir topluluktur.
İsa’ya gelince; O, bizim kendisine nebilik nimeti verdiğimiz ve İsrailoğullarına model yaptığımız bir kuldur.
Eğer biz dileseydik, içinizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler meydana getirirdik.
Şüphesiz ki bu Kuran o saat için kesin bir bilgidir. Sakın o saat hakkında bir şüpheye düşmeyin ve bana uyun! İşte dosdoğru yol budur.
Sakın şeytan sizi bu yoldan alıkoymasın. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır.
İsa kavmine birtakım mucizeler/apaçık belgeler ile geldiğinde şöyle demişti:
– Ben size ilahi bir bilgi ile geldim, amacım; hakkında görüş ayrılığına düştüğünüz birtakım hususlarda size doğruyu beyan etmek. Öyleyse Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana uyun!
Zira Allah, benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir. Öyleyse yalnızca O’na kulluk edin. İşte dosdoğru yol budur.
Buna rağmen çeşitli gruplar, onun hakkında bir takım görüş ayrılıklarına düştüler. Acıklı bir günün azabına uğrayacak olanların vay haline.
Şimdi onlar, ille de farkında olmadıkları bir anda, o saatin bu dünyanın sonunun başlarına ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
O gün geldiğinde eski dostlar hepsi birbirine düşman olacaklar, fakat Allah’a karşı gelmekten sakınan muttakiler dost kalacaklar.
Ey kullarım, bugün size hiç bir korku ve endişe yoktur ve siz asla üzülmeyeceksiniz!
– Bunlar ayetlerimize inanıp güvendiler ve kayıtsız şartsız Müslüman oldular!
Siz de eşleriniz de sevinç için de girin cennete!
Onlara orada altın tepsiler ve kâseler içinde ikramlar sunulacak, Orada canların çektiği her şey ve gözlerini kamaştıran nimetler olacak. İşte siz orada temelli kalacaksınız!
İşte size verilen bu cennet yaptıklarınızın bir karşılığıdır!
Orada yiyeceğiniz her türlü meyve vardır.
Hiç kuşku yok ki suçlular da cehennem azabında kalıcıdırlar.
Üstelik onların azabı hiç hafifletilmeyecek ve onlar derin bir ümitsizlik girdabına düşmüş olacaklar.
Onlara haksızlık eden biz değildik fakat onlar kendi kendilerine zulmedip yazık etmişlerdi.
(Cehennem bekçisine):
Ey malik, Rabbine söyle bizim işimizi bitirsin, diye yalvaracaklar. O da:
– Hiç çaresi yok siz burada kalıcısınız diyecek.
And olsun ki biz vaktiyle size hak ve hakikati ulaştırmıştık. Fakat çoğunuz haktan Kuran’dan hiç hoşlanmamıştınız.
Yoksa onlar (seni ve getirdiğin dini yok etmeye) karar mı verdiler? Öyleyse biz de onları cezalandırmaya karar verdik.
Yoksa onlar, içlerinden geçenleri ve gizli kapaklı konuşmalarını bizim duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, yanlarındaki elçilerimiz onların tüm konuşmalarını kaydediyorlar.
De ki:
– Rahman’ın çocuk sahibi olması söz konusu değildir. Ben O’nun eşsiz ve ortaksız olduğu gerçeğini kabul edip kulluk edenlerin ilkiyim.
Göklerin ve yerin Rabbi, yüce arşın sahibi olan Allah yüceler yücesidir ve onların çirkin yakıştırmalarından münezzehtir/uzaktır.
Sen onları, kendi hallerine bırak kendilerine vaat edilen güne kadar dalıp gittikleri yalan yanlış sözlerle oyalansınlar.
Zira gökte yegâne ilah O’dur, yerde de yegâne ilah O’dur. O, her şeyi yerli yerince yapan ve her şeyi bilendir.
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hâkimiyeti kendisine ait olan Allah ne yüce bir bereket kaynağıdır! O saatin bu dünyanın sonunun ne zaman kopacağını da yalnızca O bilir. Sonunda hepiniz O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.
Onların Allah ile aralarına koyup dua ile yalvarıp yakardıklarının hiç kimseye şefaat etme yetkileri yoktur. Ancak bu gerçeği Kuran’a şahit olanlar bilir.
Onlara kendilerini kimin yarattığını soracak olsan, hiç tereddütsüz “Allah” derler. Buna rağmen nasıl da aldatılıyorlar?
“Ey Rabbim bunlar iman etmeyecek bir toplum" diye şikâyetini de Allah duymaktadır.
Sen onlara aldırış etme! Selam size! Deyip geç git. Nasıl olsa yakında gerçeği öğrenecekler.
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :