Hakka 1    
Mutlaka gerçekleşecek olan.
Hakka 3    
Onun ne dehşet bir şey olduğunu sen nereden bileceksin?
Hakka 4    
Vakti zamanında Semud ve Ad halkı bu tehditlerimi yalanlamışlardı.
Hakka 5    
Ama Semud kavmi şiddetli bir sarsıntı ile helak edildi.
Hakka 6    
Ad kavmi ise kasıp kavuran şiddetli bir kasırga ile helak edildi.
Hakka 7    
Allah, onların kökünü kazımak için o kasırgayı aralıksız olarak yedi gece sekiz gün boyunca estirdi. Onların, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi yere serildiklerini gözünde canlandırabilirsin.
Hakka 8    
Şimdi bak bakalım onlardan geriye kalan bir şey görebiliyor musun?
Hakka 9    
Firavun, ondan öncekiler, bir de altı üstüne gelmiş Lut toplumu gibi niceleri geldi geçti. Onların hepsi de günaha batmışlardı.
Evet onların hepsi de Rabblerinin mesajlarını tebliğ eden elçisine karşı gelip başkaldırmışlar sonunda da Allah onların hepsini katlanan bir bela ile cezalandırmıştı.
Nuh Tufanında sular taştığı zaman atalarınızı da gemide biz taşımıştık.
Bunu sizlere bir öğüt/uyarı ve söz dinleyenlerin kulaklarına küpe olsun diye yaptık.
Nihayet Sur’a tek bir üfürüşle üfürüldüğünde.
Yeryüzü ve dağlar yerlerinden sökülüp birbirlerine çarparak paramparça olduğunda.
İşte o gün beklenen o büyük olay gerçekleşmiş olur.
O gün gök parçalanmış olacak zira o gün tüm direncini yitirmiş olacak.
Melekler o gün göğün etrafındadırlar. Rabbinin hükümranlık tahtını o gün sekiz melek taşıyacak.
İşte o gün, siz Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız, sizin en gizli sırlarınız bile gizli kalmayacak.
Kitabı sağ tarafından verilen kişi, İşte amel defterim alın okuyun!
Evet ben bir gün yaptıklarımın hesabıyla karşılaşacağımı biliyordum.
Artık o, kendini mesut edecek bir hayatın içinde bulacak.
Meyveleri ise dalları sarkmış bir halde ona yaklaştırılacak.
Onlara, geçmiş hayatta yaptığınızın bir karşılığı olarak yiyin için afiyet olsun! Denilecek.
Kitabı sol tarafından verilen kişi ise: – Eyvah! Diyecek, keşke amel defterim bana hiç verilmeseydi.
Keşke hesabımdan hiç haberdar olmasaydım.
Keşke ölümle her şey bitmiş olsaydı.
Malım mülküm bana hiçbir fayda vermedi.
Bütün gücüm de yok olup gitti.
Sonra cehennem görevlilerine şöyle emredilecek: – Tutun onu bağlayın!
Sonra da boyu yetmiş arşın uzunluğundaki zincire vurun onu!
Çünkü o, yüce Allah’a inanıp güvenmiyordu.
Yoksulu yedirmeye de ön ayak olmuyordu.
Onun artık bugün hiçbir dostu yoktur.
Bu sebeple bugün onun irinden başka hiçbir yiyeceği yoktur.
Zira o irin sadece günahkârın yiyeceğidir.
Ötesi yok, işte ben görebildiğiniz.
Ve göremediğiniz her şeye yemin ediyorum ki.
Kesinlikle bu Kuran şerefli ve değerli bir elçinin sözüdür.
Dolayısıyla o bir şair sözü değildir. Siz bu gerçeğe hiç inanmıyorsunuz.
Bu Kuran bir kâhinin sözü de değildir. Ama siz bunu hiç düşünmüyorsunuz.
Alemlerin Rabbi Allah katından indirilmedir.
Eğer bir takım sözler uydurup bize isnat edecek olsaydı.
Biz onu kudretimizle kıskıvrak yakalar.
Sonra da onun can damarını koparıverirdik de.
Hiçbiriniz buna engel olamazdınız.
Şüphesiz ki bu Kuran Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt ve uyarıdır.
Elbette biz, sizden onu yalanlayanları çok iyi biliyoruz.
Aynı zamanda bu Kuran kâfirler için bir iç yangınıdır.