Hiç şüpheniz olmasın ki biz, elçilerimize ve onlara inananlara hem bu dünya da hem de şahitlerin tanıklık edeceği günde mutlaka yardım edeceğiz.
O gün bizim elçilerimize ve ayetlerimize inanmayan zalimlere mazeret beyanları hiçbir işe yaramayacak. Onların hakkı lanetlenip dışlanmak ve en kötü bir yerde azaba mahkûm olmaktır.
Biz Musa’ya doğru yol kılavuzu olan bir kitap vermiş, İsrailoğullarını da o kitaba mirasçı kılmıştık.
Sağduyu sahipleri için bir doğru yol kılavuzu ve öğüt kaynağı olan kitabı.
O halde sen de sabret. Unutma ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. Günahın için Allah’tan bağışlanma dile, sabah akşam Rabbini överek onun yüceliğini dillendir.
Kendilerine ulaşan hiçbir bilgi ve belge olmadığı halde Allah’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşanlar var ya işte onların içlerinde hiçbir zaman ulaşıp tatmin olamayacakları bir kibir ve üstünlük tutkusu vardır. Artık sen sadece Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işiten ve her şeyi görendir.
And olsun ki gökleri ve yeri yaratmak, insanı yeniden yaratmaktan daha büyük daha zor bir iştir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar.
Kör ile gören bir olmadığı gibi, iman edip, iyi ve güzel işler yapanlarla kötü işler yapanlar da bir değildir. Siz ne kadar da az düşünüyorsunuz.
O saat bu dünyanın sonu mutlaka gelip çatacaktır bunda hiçbir şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu bu gerçeğe inanmıyor.
Rabbiniz şöyle dedi: – Bana dua edin ki, sizin duanıza cevap vereyim. Bana ibadet etmeyi gururlarına yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehennemi boylayacaklar.
O, Allah ki uyuyup dinlenesiniz diye geceyi, işlerinizi göresiniz diye de gündüzü yaratandır. Hiç şüphe yok ki Allah, insanlara karşı sınırsız bir lütuf/ikram sahibidir. Fakat insanların çoğu bu nimetlerin hakkını verip şükretmemektedirler.
İşte her şeyin yaratıcısı, kendisinden başka ilah olmayan O Allah’tır sizin Rabbiniz. O halde nasıl oluyor da aldanıyorsunuz?
Vaktiyle Allah’ın ayetlerine bile bile inanmak istemeyenler de işte böyle aldanmışlardı.
Yeryüzünü yaşamanız için elverişli kılan, gökyüzünü üstünüze bir kubbe gibi tavan yapan, size şekil veren hem de en güzel şekli veren ve yine size temiz ve güzel rızıklar bahşeden Allah’tır. İşte bu Allah’tır sizin Rabbiniz! Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir, ne büyük bir bereket kaynağıdır!
O, her daim diridir. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse (şirkten) arınmış bir şekilde dini O’na has kılarak Allah’a dua ile yalvarın. Bütün övgüler âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
De ki: – Bana Rabbimden hakikatin apaçık belgeleri/Kuran geldiği günden beri, ben sizin Allah’tan başka kulluk ettiklerinize kulluk etmekten kesinlikle men edildim. Ve âlemlerin Rabbine kayıtsız şartsız teslim olmakla emrolundum.
Sizi, önce topraktan, sonra spermden, sonra embriyodan yaratan, sonra da sizi güçlenmeniz, daha sonra da yaşlanmanız için çocuk olarak çıkaran O’dur. İçinizden daha önce vefat edenler de vardır. Bu, aklınızı kullanasınız diye adı konmuş bir süreye erişmeniz içindir.
Zira yaşatan da Allah’tır öldüren de O. Çünkü O, bir işe hükmedince ona sadece “Ol” der ve hemen olmaya başlar.
Allah’ın ayetleri hakkında ileri geri konuşup tartışan kimselerin halini görmez misin? Nasıl da haktan/Kuran’dan uzaklaşıyorlar!
Bu kitaba/Kuran’a ve daha önceki elçilerimizle gönderdiğimiz vahiyler karşısında yalana sarılanlar yakında gerçeği öğrenecekler.
(71-72) İşte o zaman, boyunlarında demir halkalar ve zincirler takılı olduğu halde kaynar suya sürüklenecekler ve ateşte yanacaklar.
(71-72) İşte o zaman, boyunlarında demir halkalar ve zincirler takılı olduğu halde kaynar suya sürüklenecekler ve ateşte yanacaklar.
(73-74) Sonra kendilerine denilecek ki: – Allah ile aranıza koyup dua ile yalvarıp yakardığınız ortak ederek şirk koştuklarınız şimdi neredeler? Onlar da: – Bizi yüzüstü bırakıp gittiler, demek ki bizim dünyadayken yalvarıp yakardığımız bu kimseler bir hiçmiş. Allah, gerçekleri örtbas eden kâfirleri işte böyle şaşkın ve çaresiz bırakır, derler.
(73-74) Sonra kendilerine denilecek ki: – Allah ile aranıza koyup dua ile yalvarıp yakardığınız ortak ederek şirk koştuklarınız şimdi neredeler? Onlar da: – Bizi yüzüstü bırakıp gittiler, demek ki bizim dünyadayken yalvarıp yakardığımız bu kimseler bir hiçmiş. Allah, gerçekleri örtbas eden kâfirleri işte böyle şaşkın ve çaresiz bırakır, derler.
İşte bu, sizin dünyadayken hak hukuk tanımadan kibirlenip şımararak azgınlık yapmış olmanızdandır.
Haydi girin içinde kalmak üzere cehennemin kapılarından. Küstahça böbürlenenler için ne berbat bir yerdir orası!
O halde sen sabret, zira Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. Biz onlara vaat ettiğimiz azabın başlarına geldiğini sana göstersek veya göstermeden önce seni vefat ettirsek ne fark eder. Nasıl olsa onlar bizim huzurumuza getirilip mutlaka hesap verecekler.
And olsun ki biz senden önce de birçok elçiler gönderdik. Onlardan bazılarının kıssalarını sana anlattık bazılarını ise anlatmadık. Şu bir gerçek ki hiçbir elçi Allah’ın izni/yasası dışında herhangi bir ayet getiremez. Allah’ın cezalandırma emri geldiğinde hak yerini bulmuş olur ve o zamanda batılı hâkim kılmak isteyenlerin de sonu helak ve hüsran olur.
Bazısına binmeniz bazısının da etinden yararlanmanız için evcil hayvanları yaratıp sizin istifadenize sunan Allah’tır.
O hayvanlarda sizin için daha nice yararlar vardır. Nitekim gönlünüzün istediği yere onlarla ulaşırsınız. Karada onlara denizde de gemilere binerek yolculuk yaparsınız.
İşte O, kudretinin delillerini sizin gözlerinizin önüne seriyor. Söyleyin Allah’ın bu delillerinden hangisini inkâr edebilirsiniz.
Peki onlar diyar diyar dolaşıp kendilerinden önce gelen toplumların akıbetlerinin nasıl olduğuna hiç ibret nazarıyla bakmıyorlar mı? Oysa onlar kendilerinden daha güçlü idiler ve o memleketlerde onlardan da fazla eser bırakmışlardı. Ne var ki sahip oldukları güç ve servet kendilerine hiç bir fayda sağlamadı.
Çünkü elçileri onlara hakikatin apaçık belgeleri ile geldiğinde sahip oldukları bilgiye güvenip şımardılar, sonunda küçümseyip alay ettikleri azap onları çepeçevre kuşatıverdi.
Fakat azabımızı görünce de: – Biz yalnızca bir tek olan Allah’a iman ediyor ve artık O’na şirk koştuğumuz ortakları da reddediyoruz dediler.
Fakat azabımızı görünce iman etmeleri kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. Zira Allah’ın kulları hakkında öteden beri uyguladığı sünneti/yasası budur. İşte orada ve o anda gerçekleri örtbas eden kâfirler hepten kaybettiler.