O korunmak isteyenler ki; gayba/Kur'an da bildirilenlere inanır, namazı kılar ve verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Allah: "Ey Âdem! Onlara, şunların isimlerini haber ver." dedi. Âdem de meleklere onların isimlerini haber verince Allah "Size göklerin ve yerin gaybını ben bilirim aynı şekilde sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de sadece ben bilirim demedim mi?"
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye (Kur’a için) kalemlerini suya atarken sen onların yanında değildin, konuyu tartışırlarken de yanlarında değildin.
Allah müminleri sizin bulunduğunuz belirsizlik hali üzerine bırakacak değildir. Sınav yoluyla iyiyi kötüden ayırt edecektir. Bununla birlikte Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat gaybı bildirmek için Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçilerine iman edin. Eğer inanır mümin olur ve sorumlu davranırsanız size muazzam bir mükâfat vardır.
De ki: “Ben size, Allah’ın (Sevap ve nimet) hazinelerinin benim elimde olduğunu söylemiyorum. Gaybı da (Gelecekte neler olup biteceğini de) bilemem, ben size, ben meleğim/kralım da demiyorum. Ben, ancak bana vahyedilen Kuran’a uyuyorum.” De ki: “Hiç gerçeğe karşı kör olan ile onu gören bir olur mu? Hâlâ düşünmeyecek misiniz?”
Çünkü gaybın/bilinmezlerin anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları, kendisinden başka kimse bilemez. O, karada ve denizde olup biten her şeyi bilir. Düşen bir yaprak bile onun bilgisi dâhilindedir, yerin derinliklerinde kalmış bir tohum yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitapta/yasada mevcuttur.
Onlar, “Sana Rabbinden bir mucize verilmeli değil miydi?” diyorlar.
Deki:
– Gaybın bilgileri Allah’ındır, siz mucize bekleyedurun biz de sizinle beraber bekleyenlerdeniz.
Ayrıca ben size, “Allah’ın hazineleri benim yanımda” demiyorum. Ve ben gaybı/gelecekte olacakları da bilemem. Ve ben, size “Ben bir meleğim” de demiyorum. Küçümseyip hor gördükleriniz hakkında “Allah kesinlikle bunlara ileride hayır vermeyecek” diye bir hüküm de veremem. Zira onların içlerinde olan niyet ve düşünceleri en iyi Allah bilir. Eğer bunları söylersem o zaman ben haksızlık yapan zalimlerden olurum.
İşte bu kıssa, sana vahyettiğimiz gayb haberlerdendir. Bundan önce ne sen ne de kavmin bu kıssayı bilmiyordunuz. O halde, sen de Nuh gibi zorluklara karşı sabırla diren zira mutlu son sorumluluğunu yerine getirenlerindir.
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayba dair haberlerdendir. Zira sen, Yusuf’un kardeşleri birleşip hep birlikte tuzaklar kurarlarken yanlarında değildin.
O idrak alanına giren şahadet âlemini de, idrak sınırları dışında kalan gayb âlemini de bilendir. O her şeyden uludur, yüceler yücesidir!
Bu adam gaybı mı biliyor yoksa Rahman’dan bu konuda bir ahit/söz mü almış?
Yine de ki:
– Göklerde ve yerdeki gaybı bilgileri Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Dahası onlar ne zaman diriltileceklerinin bile farkında değiller.
Ya da onların yanında gaybı bilgileri içeren bir kitap var da bu keyfi hükümleri oradan mı veriyorlar?
– Çünkü geçmişi, geleceği yalnızca Allah bilir ve o gayb bilgisini kimseye bildirmez.
Ancak Allah’ın razı olup seçtiği elçilerine gayb ile ilgili bazı bilgileri vahy ederek bildirir ve O onu getiren (meleğin) önüne ve arkasına gözcüler koyar ki.
O, aldığı gayb bilgilerinin hiç birini gizlemez/bu konuda töhmet altında bırakılamaz.
Arama Mustafa Çavdar Meali üzerinde yapılmıştır.
Farklı meallerde farklı sonuçlar çıkabilir.
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :