Hakkında hiçbir delil ve belge indirmediği şeyi, Allah’a ortak koştukları için kâfirlerin kalbine korku salacağız. Onların varacağı yer ateştir, ne berbattır şirk koşan zalimlerin barınağı.
Doğrusu Allah, size verdiği zafer vaadini tuttu. Zira O’nun izniyle onların kökünü kazıyordunuz, arzuladığınız zaferi size tam göstermişti ki gevşeyip onun, emri konusunda tartıştınız ve itaatsizlik ettiniz. Sizden kiminiz ganimet peşinde koşuyor, kiminiz de ahireti isteyerek çarpışıyordu; sonra size ders olsun diye onların karşısında bozgunu yaşattı, buna rağmen Allah itaatsizlik suçunuzu da affetmiştir. Çünkü Allah, müminlere karşı yardım ve af konusunda çok cömerttir.
O zaman da siz, can havliyle arkanıza dahi bakmadan tepelere doğru kaçışıyor, elçi de arkanızdan sizi çağırdığı halde kimseye dönüp bakamıyordunuz. Allah, size öyle bir keder ve üzüntü yaşattı ki ne elde ettiğinize sevinebildiniz ne de kaybettiğinize üzülebildiniz. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
Sonra, o derin üzüntünün ardından size bir güven duygusu verdi ve içinizden bir kısmınıza uyku gibi saran bir sükûnet bahşetti. Canlarının derdine düşmüş bir grup da, cahiliye devri düşüncesine benzer bir düşünce ile Allah hakkında gerçek dışı düşüncelere dalmışlar ve diyorlardı ki; “Bu savaş kararında bizim bir yetkimiz var mı ki?” Onlara de ki: “Bütün yetki ve karar yalnızca Allah’a aittir.” Sana açıklamadıkları gerçek duygularını içlerinde gizliyor ve şöyle diyorlardı: “Savaş kararında bir yetkimiz olsaydı, bugün burada boş yere can vermezdik.” De ki: “Siz evlerinizde bile olsanız, ölümü takdir edilmiş olanlar yıkılacakları yere kadar giderlerdi. Bu, olup biten her şey Allah’ın yüreklerinizdeki imanı sınaması ve kalplerinizde olan kuşkuları arındırması için bir vesileydi. Zira Allah, gönüllerin özünü hakkıyla bilendir.”
İki topluluğun karşılaştığı o gün, içinizden kaçanlar var ya, şeytan sırf kendi yanlışları yüzünden onların ayağını kaydırdı. Yine de Allah, onları bağışladı. Zira Allah, çok bağışlayandır ve hemen cezalandırmayandır.
Ey iman edenler! Sakın ha sefere çıkan veya savaşa katılan akrabaları için “Yanımızda kalsalardı ne ölür ne de öldürülürlerdi” diyen kâfirler gibi olmayın. Allah, bunu onların yüreklerinde derin bir sızı ve yakıp kavuran bir hasrete dönüştürmüştür. Canı veren de Allah’tır alan da. Allah, yaptığınız her şeyi görendir.
Eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’tan gelecek bir bağışlama ve rahmet onların topladıkları dünyalıklardan daha hayırlıdır.
Ölseniz de öldürülseniz de nihayetinde, Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.
Sen, Allah’ın sana lütfettiği şefkat ve merhamet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve kırıcı davranmış olsaydın, elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Ve yönetim işinde onlarla istişare et, karar verdiğinde de yalnızca Allah’a güven. Allah, kendisine güvenenleri sever.
Allah yardım ederse size, galip gelemez hiç kimse size. Eğer sizi yardımından mahrum ederse, bundan sonra kim yardım edecek size? Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvenip dayansınlar.
Bir nebinin, ganimet malına hıyanet etmesi söz konusu değildir. Kaldı ki, kim hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanet ettiği mal ile beraber gelir. Sonra herkes yaptığının karşılığını tastamam alacak ve onlar haksızlığa uğratılmayacaktır.
Hiç Allah’ın rızasını kazanan kimse ile Allah’ın gazabına uğrayan kişi bir olur mu? Onun yeri cehennemdir. Orası ne kötü bir son duraktır.
Bunların dereceleri, Allah katında elbette farklıdır. Allah, onların yapıp ettiklerini görmektedir.
Allah, müminlere kendi içlerinden, onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, arındıran kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermekle büyük iyilikte bulunmuştur, oysa onlar bundan önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler.
(Bedir’de) Düşmanlarınıza acının iki katını tattırdığınız halde, (Uhud’da) mağlubiyetin acısını tattığınızda bu başımıza nereden geldi mi diyorsunuz? De ki: “Bu yenilgi sizin yaptıklarınızdan dolayıdır, Zira Allah her şey için bir ölçü koyandır.”
İki ordunun çarpıştığı o gün başınıza gelen mağlubiyet müminleri belirlemek için Allah’ın izni ile gerçekleşmiştir.
Ve kendilerine, gelin Allah yolunda savaşın veya savunma hattında yer alın denildiğinde, “Eğer savaşmasını bilseydik elbette size katılırdık’’ diyen ikiyüzlü münafıkları belirlemek içindir. Onlar bugün, imandan daha çok küfre yakındılar, kalplerinde olmayan şeyleri ağızlarıyla söylüyorlar, Allah ise onların gizlediklerini çok iyi bilmektedir.”
“Savaşa katılmayıp evlerinde oturanlar, savaşa katılan kardeşlerine, bizi dinleselerdi şimdi öldürülmüş olmayacaklardı.” Dediler. De ki; “Haydi sözünüzde doğruysanız başınıza geldiğinde ölümü kendinizden savın.”
Ve Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın aksine onlar, Rablerinin katında diridirler ve rızıklandırılmaktadırlar.
Ve onlar, Allah’ın lütfu ile kendilerine verdiği mükâfatın sevincini yaşamaktadırlar, arkalarından kendilerine henüz yetişmemiş kardeşlerine, onlar için herhangi bir korkunun olmadığını ve hiçbir şekilde üzülmeyeceklerini de müjdelemek isterler.
Ve bunlar, Allah’ın nimeti ve lütfu ile Allah’ın inanan müminlerin ödülünü zayi etmeyeceğini de müjdelemek isterler.
Onlar kendilerine isabet eden büyük acı ve yaradan sonra Allah’ın ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçisinin çağrısına icabet edenlerdir. Onlardan iyilik eden ve sorumlu davrananlar için büyük bir ödül vardır.
Ve yine onlar ki, bazı kimseler onlara: “Bilin ki düşmanlarınız size saldırmak için ordu hazırladılar onlardan korkun!” Dediklerinde, işte bu onların imanlarını artırmış ve şöyle demişlerdi: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.”
O müminler Allah’ın esirgemesi ve nimeti ile hiçbir zarar görmeden yurtlarına döndüler. Ve Allah’ın rızasını kazandılar. Allah muhteşem bir ikram sahibidir.
İşte bu şeytan sizi yandaşlarıyla korkutmaya çalışır, o halde onlardan korkmayın, eğer gerçekten inanıyor ve güveniyorsanız sadece benden korkun.
Küfürde birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin. Onlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Onlar ahirette Allah’ın nimetlerden nasipsiz kalacaklar. Ve onlar için korkunç bir azap vardır.
İmana karşılık küfrü tercih edenler Allah’a hiçbir zarar veremezler. Onlara acıklı bir azap vardır.
Gerçekleri örtbas eden kâfirlere yanlıştan dönmeleri için verdiğimiz mühleti hayır sanmasınlar. Bizim onlara verdiğimiz bu mühleti günahlarının artması için kullanırlarsa ahirette onlar için rezil edici azap vardır.
Allah müminleri sizin bulunduğunuz belirsizlik hali üzerine bırakacak değildir. Sınav yoluyla iyiyi kötüden ayırt edecektir. Bununla birlikte Allah size gaybı bildirecek de değildir. Fakat gaybı bildirmek için Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçilerine iman edin. Eğer inanır mümin olur ve sorumlu davranırsanız size muazzam bir mükâfat vardır.
Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şeylerden cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, aksine bu onlar için şerdir. Kıyamet günü cimrilik ettikleri şeyler boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
“Allah fakirdir, biz zenginiz” diyen kimselerin sözünü Allah işitmiştir. Onların hem bu sözlerini hem de haksız yere nebileri öldürmelerini yazacağız ve kendilerine “Yakıp kavuran cehennem azabını tadın bakalım’’ diyeceğiz.
Bu, kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır, zira Allah kullarına asla haksızlık yapacak değildir.
Allah, yakılarak sunulan bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız için bizden ahit/söz aldı, diyenlere de ki: “Benden önce size nice elçiler apaçık belgelerle ve sözünü ettiğiniz o şeyler ile gelmişti. Eğer doğru sözlü iseniz peki onları niçin öldürdünüz?”
Eğer seni yalancılıkla suçluyorlarsa, bil ki senden önce apaçık delilleri, hikmet yüklü sahifeleri ve aydınlatıcı vahyi getiren nice elçiler de yalancılıkla suçlanmıştı.
Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet günü de ancak yaptıklarınızın karşılığı size ödenecektir. Kim ateşten uzak tutulur ve cennete sokulursa, o kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.
Mallarınız ve canlarınız hususunda mutlaka sınanacaksınız, hem sizden önce kendilerine vahiy gönderilenlerden, hem de Allah’a ait nitelikleri başkalarına yakıştıran müşriklerden incitici birçok söz işiteceksiniz. Ama eğer sabreder ve sorumlu davranırsanız, işte bu kararlılık ve azim gereken işlerdendir.
Allah, kendilerine kitap verilenlerden “Kitabı insanlara muhakkak beyan edeceksiniz, onu asla gizlemeyeceksiniz” diye misak/söz almıştı da onlar, bu ahdi kulak ardı ettiler, bunu basit dünya menfaatlerine pazarladılar, ne kötü bir alışveriştir bu.
Sakın, yaptıkları kötülüklerle sevinen ve sahip olmadıkları özelliklerle anılmaktan hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acıklı bir azap vardır.
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Allah her şeye gücü yetendir.
Hiç şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, derin kavrayış sahipleri için alınacak nice ibretler vardır.
Onlar ki, ayakta, otururken ve yanları üzere yatmış durumdayken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünerek şöyle dua ederler: “Rabbimiz, bunların hiçbirini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yüceler yücesisin. Bizi ateşin azabından koru!”
Rabbimiz şüphesiz sen kimi ateşe atarsan, onu perişan edersin, yanlışta ısrar eden zalimlerin yardımcıları da yoktur.
Rabbimiz, biz, “Rabbinize iman edin” diye, imana çağıran bir davetçiyi işittik ve hemen iman ettik. Rabbimiz bizim günahlarımızı bağışla, suçlarımızı ört ve bizi iyilerle birlikte vefat ettir!
Rabbimiz, bize elçilerin aracılığıyla vaat ettiklerini ver ve bizi kıyamet günü rezili rüsva etme, zira sen vaadinden asla dönmezsin.
Allah da onların duasına şöyle karşılık verdi: “Ben, sizden erkek olsun kadın olsun hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. Benim yolumda eziyet edilenler, yurtlarından çıkarılanlar, hicret edenler, savaşanlar ve öldürülenlerin, kesinlikle kusurlarını yok sayıp affedeceğim ve onları tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyacağım. Allah katından bir ödül olarak... Zira ödüllerin en güzeli Allah katındandır.”
Kâfirlerin konfor içinde diyar diyar dolaşmaları seni aldatmasın.
Kısa süreli bir geçimlik ve geçici bir yararlanmadır o, sonunda varacakları yer cehennemdir. Orası ne kötü bir meskendir.
Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlara, Allah katından bir ikram olarak tabanından ırmakların çağladığı ve içinde kalacakları cennetler vardır. Zira Allah katında olanlar erdemliler için en iyisidir.
Şüphesiz kitap ehlinden, Allah’a ve size indirilenlere ve kendilerine indirilenlere gerçekten inanan, Allah’a karşı içten saygı duyanlar ve Allah’ın ayetlerini az bir dünyalığa satmayanlara, işte bunlara Rableri katında ödülleri vardır. Allah, hesabı çok hızlı görendir.
Ey iman edenler, Allah yolunda zorluklara karşı direnip sabredin, bu dirençte birbirinizle dayanışma içinde olun ve düşmana karşı kenetlenin, Allah’a karşı sorumluluğunuzu yerine getirin ki kurtuluşa eresiniz.