O, göklerin ve yerin örneksiz ve eşsiz yaratıcısıdır. O’nun hiç eşi olmadı ki nasıl çocuğu olsun? Kaldı ki her şeyi yaratan O’dur ve O, her şeyi bilendir.
Kendisinden başka ilah olmayan (1) ve her şeyin yaratıcısı olan işte bu Allah’tır, (2) sizin Rabbiniz. Öyleyse sadece O’na kulluk edin, (3) zira O’dur her şeye vekil olan/koruyup kollayan (4).
Hiçbir göz ve idrak O’nu kavrayıp kuşatamaz fakat O, bütün gözleri ve idrakleri kavrar ve kuşatır. O, latif/kavranamayan, sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatan ve her şeyden haberdar olandır.
Rabbinizden size basiret/bilinç kaynağı olan vahiy/Kuran gelmiştir. Kim bu vahyin gösterdiği yola girip gereğini yaparsa, bunun yararı kendisinedir; kim de körleşirse, bu da onun aleyhinedir. Zira ben, sizin koruyucunuz değilim.
Ayetlerimizi çok boyutlu ortaya koyuyoruz ki “Sen birilerinden ders almışsın.” desinler. Böylece biz, bu hakikati bilmek isteyen topluma açıklayalım.
Sen, Rabbinden sana vahyedilen/Kuran’a uy! O’ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden de yüz çevir/onların eziyetlerine aldırma.
Eğer Allah, dileseydi onlar asla şirk koşamazlardı. Biz, seni onların başına bekçi kılmadık. Sen onlara vekil de değilsin.
Müşriklerin, Allah ile aralarına koyup dua ile yalvarıp yakardığı kimselere sövmeyin ki, onlar da bilmeden taşkınlık ve densizlikle Allah’a sövmesinler. İşte böylece her topluma yanlış inanç ve davranışları kendilerine güzel göründü. Sonuçta onlar, Rablerine dönecekler; Allah da onlara yaptıklarını bir bir haber verecek.
Onlar kendilerine bir mucize gösterilirse, O’na mutlaka iman edeceklerine var güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi. De ki: “Mucizeler göndermek Allah’ın elindedir. Hem siz şunun farkında değil misiniz ki mucize gelse bile onlar da inanmazlardı.”
Biz de, onların kalplerini ve basiretlerini tersine çeviririz de ilk defa inanmadıkları gibi yine de inanmazlardı. Biz de onları, azgınlıkları içinde öylece bocalamaya terk ederiz.
Eğer Allah, onlara Melekleri indirmiş olsaydı, ölüler de onlarla konuşmuş olsaydı ve gerçeği ispat edecek her şeyi onların önüne sermiş olsaydı bile Allah dilemedikçe iman etmezlerdi. Fakat onların çoğu bu ilahi yasayı bilmemektedirler.
Onlar birbirlerine insanları aldatmak için akıl çelici birtakım yaldızlı sözler fısıldamalarından dolayı görünür görünmez şeytanlar, her nebiye düşman oldular. Gerçi Rabbin seçme hakkı vermeseydi onu da yapamazlardı ya. Öyleyse onlardan ve uyduruk dinlerinden uzak dur!
Onların amacı da ahirete inanmayanların kalplerini o sözlere meylettirerek, ondan hoşnut olmalarını sağlamaktır ki böylece işledikleri günahları işlemeye devam etsinler.
Allah, size kitabı ayrıntılı olarak indirmişken (1)şimdi ben Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? (2) Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, iyi bilirler ki bu Kuran, Rabbin tarafından indirilmiş hak/gerçeğin kendisidir. (3) Sen de sakın şüpheye düşenlerden olma! (4)
Zira Rabbinin kelimeleri doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini/hükümlerini değiştirebilecek bir güç yoktur. O’dur her şeyi işiten, her şeyi bilen.
Eğer yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Zira onlar, temelsiz zan ve tahminden başka bir şeyin peşine düşmezler ve onlar sadece yalan uydururlar/düşüncesizce hareket ederler.
Hiç şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanın kim olduğunu en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.
Eğer Allah’ın ayetlerine inanıp güveniyorsanız, üzerine Allah’ın adının anıldığı hayvanlardan yiyin.
Mecbur kaldığınız durumlar dışında, size nelerin haram kılındığı detaylı bir şekilde açıklanmışken siz neden Allah’ın adının anıldığı hayvanlardan yemiyorsunuz? Fakat insanların birçoğu, hiçbir bilgiye dayanmaksızın kendi arzu ve hevesleriyle bu konularda insanları saptırırlar ama Rabbin haddini aşanları (Haram ve helal koyma yetkisini kendinde bulanları) çok iyi bilendir.
Günahın açığını da gizlisini de terk edin. Zira günah işleyenler, zamanı geldiğinde günahlarının cezasını çekecekler.
Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilmiş hayvanlardan yemeyin. İşte bu, emre isyandır. Zira şeytanlaşmış insanlar, kendi dostlarına, sizinle uğraşıp ikna etmeleri için telkinde bulunurlar. Onlara uyarsanız, siz de müşriklerden olursunuz.
Hiç ölü iken (Vahiy ve imanla) hayat verdiğimiz, insanlar arasında yolunu bulması için yürüyeceği bir ışık/vahiy bahşettiğimiz kimsenin durumu, içinden çıkamayacağı karanlıklara gömülmüş kişi gibi olur mu? (1) Gel gör ki gerçeği örtbas eden kâfirlere yaptıkları güzel görünüyor.(2)
Ve böylece, her memlekette oranın günahkâr ileri gelen büyükleri orada entrikalarla iş başına gelirler, yaptıkları hile ve tuzakları kendi başlarına geçer de bunun farkında olmazlar.
Onlara herhangi bir ayet geldiğinde; “Allah’ın daha önceki elçilerine verilen bize de verilmedikçe iman etmeyeceğiz” derler. Oysa Allah, elçilik görevini nasıl yaptıracağını en iyi kendisi bilir. Suç ve günah bataklığına batmış olanlar, kurdukları hile ve entrikalarından dolayı Allah katından bir aşağılanmaya ve şiddetli bir azaba uğrayacaklar.
Kim Allah’ın doğru yoluna girmek isterse, Allah, onun göğsünü İslam’a açar. Kimin de sapkınlığını onaylarsa, sanki göğe yükseliyormuş gibi göğsünü daraltır. Allah, iman etmeyenleri pislik içinde bırakır.
İşte bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Andolsun ki öğüt almak isteyen toplum için ayetleri ayrıntılı olarak açıklamışızdır.
Bunlar için, Rableri katında selamet mutluluk ve barış yurdu vardır. Yaptıklarından dolayı Allah, bunların velisidir/koruyup kollayanıdır.
O gün O, onların hepsini bir araya toplayacak ve onlara diyecek ki: “Ey görünmez cin şeytanlar topluluğu, siz insanların çoğunu yoldan çıkarmak için her şeyi kullandınız.” Bunun üzerine onların yandaşları olan insanlar da: “Rabbimiz, biz birbirimizden istifade ettik/iş birliği yaptık ve nihayet bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik.” derler. Allah da buyurur: “Allah, sizin oradan çıkmanızı dilemedikçe, içinde yerleşip kalacağınız yer ateştir. Zira senin Rabbin, her şeyi yerli yerince yapan ve her şeyi bilendir.”
İşte böylece, şeytanlarla iş birliği yapan zalimler, işledikleri sebebiyle birbirlerinin ayartıcı dostları olurlar.
“Ey görünür görünmez/bilinir bilinmez iradeli varlıklar topluluğu! İçinizden ayetlerimi size anlatan ve hesabınızla yüz yüze geleceğinizle sizi uyaran elçiler gelmedi mi?” Onlar da “Kendi aleyhimize şahitlik ederiz ki geldiler.” diyecekler. Fakat şu geçici dünya hayatının cazibesi onları aldanışa sürüklemiş ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik etmiş olacaklar.
İşte bu, senin Rabbinin, bir memleketi, sırf halkı gerçeklerden habersizken onları haksız yere helak etmeyeceğindendir.
Zira herkes için, yaptığıyla orantılı dereceler vardır. Çünkü senin Rabbin, onların yaptıklarına karşı duyarsız değildir.
Rahmet sahibi kimseye muhtaç olmayan Allah dilerse diğer kavimlerin (Ad, Semud, v.b.) zürriyetlerine yaptığı gibi sizi de ortadan kaldırır ve sizden sonra kavimler getirir.
Size vaat edilen o şey mutlaka gelecektir ve siz ona asla engel olamayacaksınız.
De ki: “Ey toplumum, siz size yakışanı yapın ben de görevimi yapıyorum. Mutlu sonun kimin olacağını nasıl olsa yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçek ki kendilerini helake sürükleyen zalimler asla iflah olmazlar.”
Allah’ın yarattığı ekinden ve evcil hayvanlardan, Allah’a bir pay ayırıyorlar ve batıl inançlarına göre, “Bu, Allah’ındır, bu da ortaklarımızındır” diyorlar. Ortakları için ayırdıkları pay Allah’a ulaşmıyor ama Allah için ayırdıkları pay ortaklarına ulaşıyordu. Ne saçma hüküm veriyorlar öyle!
İşte bu sapık ortaklık inançları, müşriklerin çoğuna evlatlarını öldürmeyi bile güzel göstermişti ve böylece onları hem helake ve hüsrana sürüklemiş ve batıl inançlarını da din haline getirmişlerdi. Gerçi Allah, seçme hakkı vermeseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse sen onları uyduruk inançlarıyla baş başa bırak.
Yine onlar batıl inançlarınca: “İşte şu hayvanlar ve ekinler kutsaldır/dokunulmazdır, dilediğimiz kimse dışında onlardan kimse yiyemez. Şu hayvanlara da binilmez ve yük vurulmaz.” derler. Ve birtakım hayvanlar da var ki Allah’a iftira ederek onların üzerine Allah’ın adını anmazlar. Zamanı gelince iftira ettiklerinden dolayı Allah, onları cezalandıracaktır.
Ve bir de “Şu hayvanların karınlarındakileri sadece erkeklerimiz yiyebilir. Kadınlarımıza haramdır, ama eğer ölü doğarsa hepsi ortaktır, yiyebilir.” derler. Allah, onları haram ve helal uydurdukları için cezalandıracaktır. Zira hüküm veren de O’dur, her şeyi bilen de O’dur.
Cahillikleri ve beyinsizlikleri yüzünden, çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı, Allah’a iftira ederek haram kılanlar, kesinlikle hüsrana uğramışlardır. Çünkü onlar, bilerek sapmışlar ve amaçlarına ulaşamamışlardır.
Zira O’dur aynı topraktan çıktığı halde çardaklı ve çardaksız bahçeleri, tadı birbirine benzeyen ve benzemeyen çeşitli hurma ve ekinleri, zeytin ve narları yaratan. Meyve verdikleri zaman onların meyvelerinden yiyin ve hasat zamanı geldiğinde fakire hakkını verin, fakat israf ederek savurganlık yapmayın. Çünkü O, aşırılık yapanları sevmez.
Hayvanlardan yük taşıyanı da vardır, tüylerinden yatak/yorgan yapılanları da. Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden yiyin, fakat şeytanlaşmış kişilerin peşinden gitmeyin. Unutmayın ki o sizin apaçık düşmanınızdır.
O (müşriklerin) iddiasına göre haram hayvanlar sekizdir, iki koyundan iki de keçiden. De ki: “Allah iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi haram kıldı. Yoksa bu iki dişinin rahimlerinde olanı da kapsıyor mu? Haydi, iddianızda doğruysanız bana ilahi kaynaklı bir bilgiyle haber verin.”
Deveden iki ve sığırdan da iki tanedir. De ki: “Allah, bu hayvanlardan iki erkeğini mi, yoksa iki dişisini mi haram kıldı yoksa bu dişilerin rahimlerinde olanı da kapsıyor mu? Yoksa siz, Allah bütün bunları haram kılarken şahitlik mi ettiniz? Hiçbir ilahi bilgiye dayanmaksızın, sırf insanları doğru yoldan saptırmak için kendi yalanını Allah’a iftira edenden daha zalim kim vardır? Hiç şüphesiz ki Allah, bu Allah’a iftira eden zalimleri emellerine ulaştırmaz.”
De ki: “Bana vahyolunan hükümler arasında; leş, akıtılmış kan, domuz eti ki o katıksız bir pisliktir ve Allah’tan başkası adına, putperestçe kurban edilen hayvandan başka, yiyecek kimse için yenilmesi haram herhangi bir şey bulamıyorum. Fakat zorda kalan kimse de iştah duymadan ve sınırı aşmadan bunlardan yerse, iyi bilsin ki senin Rabbin eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet sahibidir.
Yahudilere, tırnaklı bütün hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun sırt bölgeleri ile bağırsaklarına ve kemiklerine bitişik yağlar hariç, iç yağlarını haram kıldık. Biz, onları azgınlıklarından dolayı böyle cezalandırdık. Elbette biz doğru söylemekteyiz.
Eğer seni yalanlamaya kalkarlarsa, de ki: “Rabbiniz, sınırsız rahmet sahibidir; fakat günaha gömülmüş bir topluma verdiği cezanın geri döndürülmesi mümkün değildir.”
Allah’a şirk/ortak koşanlar derler ki: “Allah isteseydi ne babalarımız ne de biz ortak koşmaz ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” (Kendimizde haram ve helal koyma yetkisini bulmazdık) Onlardan önceki toplumlar da (Elçileri) böyle yalanladılar, ta ki azabımızı tadıncaya kadar (1). De ki: “Elinizde, bize sunabileceğiniz ilahi bilgiye dayalı herhangi bir belgeniz var mı? Siz, sadece mesnetsiz iddialara uyuyorsunuz ve sadece uyduruyorsunuz.” (2)
De ki: “En sağlam, en kesin ve en mükemmel delil Allah’a aittir. O, isteseydi hepinizi doğru yolda kılardı.”
De ki: “Haydi, Allah’ın şu hayvanları haram kıldığına dair şahitlik edecek şahitlerinizi getirin. Eğer yalan yere şahitlik ederlerse sen kesinlikle onların bu şahitliğini onaylama! Ve sen, bizim ayetlerimize karşı yalana sarılanların ve ahirete inanmayan, üstelik Rablerine birilerini denk tutanların arzu ve heveslerine de uyma!”