Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :
İnsan, henüz anılmaya değer bir varlık değilken üzerinden çok uzun bir süre geçmedi mi?
Biz, insanı katışık bir damladan/spermden yarattık. Onu sınava tabi tutmayı diledik ve onu hakkı duyabilen, görebilen ve anlayabilen bir varlık yaptık.
Biz ona bir de doğru yolu gösterdik. Artık insan ya bu nimetlerin hakkını verir veya ona nankörlük eder kâfir olur.
Hiç şüphe yok ki biz, nankörlük eden kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli cehennem hazırladık.
Nimetlerin hakkını veren iyiler, içine kâfur katılmış kâseden içecekler.
Bu öyle bir kaynaktır ki Allah’ın has kulları ondan kana kana içerler.
Onlar Allah’a verdikleri sözlerini ve adaklarının gereğini yerine getirirler ve dehşeti her tarafı kaplayacak olan günden korkarlar.
Onlar kendileri muhtaç olduğu halde yoksulu, yetimi ve esiri doyururlar.
Ve “Biz, sizi sadece Allah rızası için doyuruyoruz, sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz.”
Zira biz, çok çetin ve sıkıntılı bir günde Rabbimizin azabından korkarız.” Derler.
Allah da onları bu dehşetli günün şerrinden koruyacak ve yüzlerinde neşe, gönüllerinde sevinç olacak.
Ve davalarında direnip sabrettikleri için onları cennet ve ipekli giysilerle ödüllendirecek.
Onlar orada tahtlarına kurulmuş olacaklar, orada onlar ne yakıcı bir sıcak ne de dondurucu bir soğuk görecekler.
Cennet ağaçları gölgelerini onların üzerine düşürecek, meyveleri de kolayca toplanacak şekilde dallarından sarkmış olacak.
Etraflarında gümüş kaplar ve billur kâselerle ikram eden hizmetçiler dolaşacak.
Gümüşten yapılmış bu kâselerden istedikleri kadar içecekler.
Ayrıca orada içine zencefil katılmış kâseler sunulacak İçtiklerinden ne başları ağrıyacak ne de taşkınlık edip saçmalayacaklar.
Bu içecek Selsebil adı verilen bir pınardan çıkacak.
Onların etrafında sürekli genç kalan hizmetçiler dolaşacak. Onları bir görsen etrafa saçılmış inciler sanırsın.
Cennette nereye baksan, hep nimet ve görkemli bir saltanat görürsün.
Üzerlerinde yeşil ipekli ve parlak atlastan elbiseler olacak. Onlar gümüş bileziklerle süslenecekler ve Rabbleri onlara tertemiz nefis bir içecek ikram edecek.
İşte sizin ödülünüz budur, bütün yaptıklarınız böylece karşılığını bulmuştur.
Hiç şüphesiz bu Kuran’ı sana aşama aşama indiren biziz.
O halde Rabbinin sana yüklediği görevin zorluklarına göğüs gererek sabret, sakın günaha ve küfre dalan kimselere boyun eğme!
Sabah akşam Rabbinin adını anmaya devam et!
Gecenin bir kısmında O'na secde et/ibadet et, yine geceleyin uzun bir süre O'nu tespih et, yücelt.
Oysa şu nankörler bu dünyayı çok seviyorlar da zor bir günü gündemlerine almayı erteliyorlar.
Hâlbuki onları yaratan ve her bir azasını uygun bir şekilde yerleştirip güçlü bir insan haline getiren biziz. Dilersek onları yok eder de benzer başkaları ile değiştiririz.
Hiç şüphe yok ki bu ayetler size bir zikir/öğüt ve uyarıdır. Artık dileyen öğüt alır da Rabbine varan yolu tutar.
Zira Allah bu Kuran’ı indirerek öğüt almanızı dilemiş siz de Kuran’a yönelirseniz Allah’ın dileğini yerine getirmiş olursunuz. Çünkü Allah, her şeyi bilendir ve her hükmü doğru olandır.
O, öğüt almayı tercih edeni rahmetine koyar, öğüt almayan zalimler için ise acıklı bir azap hazırlamıştır.
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :