Rum 2    
Rumlar yenilgiye uğradılar.
Rum 3    
Size yakın bir bölgede. Ama bu yenilginin ardından çok yakında galip gelecekler.
Rum 4    
Beş on yıl içinde. Çünkü önünde sonunda emir Allah’ındır. İşte o gün, müminler de sevinecekler.
Rum 5    
Allah’ın lütfu olan zaferle. Unutmayın ki Allah, hak edene yardım eder. Zira O, dilediğini galip getirmeye gücü yetendir ve sonsuz bir merhamet sahibidir.
Rum 6    
Bu Allah’ın bir vaadidir. Zira Allah, vaadinden asla dönmez. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.
Rum 7    
Onlar, dünya hayatının sadece görünen dış yüzünü bilirler ve onlar, ahiretteki hayattan büsbütün gafillerdir.
Rum 8    
Peki onlar kendi iç dünyalarında, Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki her şeyi sadece gerçek bir amaç ve belirli bir süreliğine yarattığını hiç düşünmüyorlar mı? Ne var ki insanların çoğu, hesap vermek için Rablerinin huzuruna çıkacaklarına inanmıyorlar.
Rum 9    
Ayrıca onlar bu topraklarda hiç gezip dolaşarak kendilerinden önceki kimselerin sonlarının ne olduğuna bakıp ibret almıyorlar mı? Oysa onlar, kendilerinden daha güçlü idiler, onlardan daha derin izler bırakmışlar ve o memleketleri berikilerden daha fazla mamur ve müreffeh bir hale getirmişlerdi, üstelik elçileri onlara hakikatin apaçık belgeleriyle gelmişlerdi. Neticede onlara haksızlık yapan Allah değildi ama onlar kendi kendilerine zulmedip yazık ediyorlardı.
Rum 10    
Sonuçta, Allah’ın ayetleri karşısında yalana sarılan ve onları hafife alıp alay konusu yaparak kötülük edenlerin akıbeti beterin de beteri oldu.
Rum 11    
Allah, insan neslini ilk yaratmaya başladığı gibi sonra bunu tekrarlayacak ve en sonunda da O’na döndürüleceksiniz.
Rum 12    
O saatin bu dünyanın sonunun geldiği gün, suçlular susup kalacaklar ve umutlarını büsbütün yitirecekler.
Rum 13    
Zira Allah’a ortak koştukları onlara şefaatçi aracı olamayacak. Hâlbuki onlar ortak koştukları için kâfir olmuşlardı.
Rum 14    
O saatin geldiği gün günahkârlar grup grup ayrılırlar.
Rum 15    
İman edip imanına yaraşır güzellikte işler yapanlar, cennet bahçelerinde mutlu ve neşe içinde olacaklar.
Rum 16    
Ama gerçeği örtbas ederek ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve ahiret buluşmasını hesaba katmayan kâfirler; işte onlar da azabın içinde, yaptıklarıyla yüzleşirler.
Rum 17    
Akşama ulaştığınızda ve sabaha eriştiğinizde Allah’ı tespih edip yüceltin!
Rum 18    
Göklerde ve yerde tüm övgüler O’na mahsustur o halde öğleyin ve ikindi vakitlerinde de O’nu tespih edip yüceltin.
Rum 19    
O, ölüden diriyi meydana getirir, diriden de ölüyü meydana getirir. Ölü toprağa da hayat verir. İşte siz de bu şekilde diriltileceksiniz.
Rum 20    
Sizi topraktan yaratmış olması O’nun kudret delillerindendir. Sonra siz, bir beşer olarak gelişip yayılıyorsunuz.
Rum 21    
Yine O’nun ayetlerinden/delillerinden biri de kendileriyle huzur bulasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkati yerleştirmiş olmasıdır. İşte bütün bunlarda derinlemesine düşünebilen bir toplum için nice ayetler/ibretler vardır.
Rum 22    
Yine göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O’nun ayetlerinden/ delillerinden biridir. İşte bunda hak ve hakikati idrak edenler için nice ayetler/ibretler vardır.
Rum 23    
Yine geceleyin uyuyabilmeniz ve gündüzün onun lütfundan payınızı arayabilmeniz de O’nun ayetlerinden/delillerindendir. İşte bunda hakikate kulak veren bir toplum için nice ayetler/ibretler vardır.
Rum 24    
Size korku ve ümidi bir arada yaşatmak için çakan şimşeği göstermesi, gökten su indirerek, onunla ölü/kurak toprağı canlandırması da O’nun ayetlerinden/delillerindendir. İşte bunda da aklını kullanabilen bir toplum için nice ayetler/ibretler vardır.
Rum 25    
Ve koyduğu yasalar sayesinde göğün ve yerin bir düzen içinde konumlarını devam ettirmeleri de O’nun ayetlerinden/delillerindendir. En sonunda sizi yerden kalkmanız için bir kez davet edecek siz de hemen ortaya çıkacaksınız.
Rum 26    
Göklerde ve yerde bulunan her varlık Allah’a aittir. Zaten hepsi de O’nun hükümranlığı altındadır.
Rum 27    
O’dur yaratmayı ilk başlatan ve sonra onu yeniden tekrarlayacak olan. Bu O’na çok kolaydır. Zira göklerde ve yerde en yüce sıfatlar O’nundur. O, mutlak üstün ve yüce olan ve her hükmü doğru olandır.
Rum 28    
Allah, size kendi hayatınızdan bir misal veriyor. Emriniz altında bulunanlara, size verdiğimiz servete ortaklar olarak görüp o serveti onlarla eşit olarak paylaşıp sizinle denk bir statüde olmasına razı olur musunuz? Kendiniz için duyduğunuz endişeyi onlar için de duyar mısınız? İşte biz, aklını kullanan bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz.
Rum 29    
Buna rağmen yanlışta ısrar eden zalimler körü körüne arzu ve tutkularına uymaktadırlar oysa Allah’ın sapıklığını onayladığı kimseyi kim doğru yola iletebilir? Böylelerine yardım edecek kimse de yoktur.
Rum 30    
Öyleyse sen tüm benliğini Hanif/şirkten arınmış olarak Allah’ın insanlığın özüne nakşetmiş olduğu o dosdoğru dine çevir. Zira Allah’ın yarattığı saf yapıda hiçbir değişiklik olmayacaktır. İşte doğru ve sağlam din budur, fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.
Rum 31    
Batılın her türlüsünden yüz çevirerek Allah’a yönelin, O’na karşı gelmekten sakının. Namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın.
Rum 32    
O müşrikler ki dinlerini paramparça ederek çeşitli gruplara bölündüler. O grupların her biri kendi inancı ve görüşü ile övünür.
Rum 33    
İnsanların başına ne zaman bir sıkıntı gelse, hemen Rabblerine dönerek yalvarıp yakarırlar, sonra Allah onlara rahmetinden bir nebze tattırınca da, onlardan bir kısmı hemen başlarlar Rabblerine ortak koşmaya.
Rum 34    
Onlar bizim kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmeye devam etsinler bakalım. Haydi, biraz daha hayat sürün nasıl olsa yakında gerçeği öğreneceksiniz!
Rum 35    
Yoksa biz onlara Allah’a ortak koşmalarını tembihleyen bir ferman mı indirdik de bu yüzden şirk koşuyorlar?
Rum 36    
Biz insanlara ne zaman bir nimet tattırsak onunla sevinip şımarırlar ve eğer kendi yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelecek olsa bir de bakmışsın ki ümitsizliğe düşüvermişler.
Rum 37    
Şimdi onlar, Allah’ın hak edene rızkı yayıp onu bir ölçüye göre verdiğini görmüyorlar mı? İşte bunda inanıp güvenenler için alınacak nice dersler vardır.
Rum 38    
Öyleyse siz akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını vermeye bakın. Bilin ki, Allah’ın rızasını kazanmayı dileyenler için en hayırlı yol budur. İşte bunlar kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir.
Rum 39    
Bilin ki Riba/faiz ismi altında insanların mallarından daha fazlasını alırım diye mallarınızı veriyor ve haksız kazanç elde ediyorsunuz ama Allah katında asla artmaz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için zekât verenler var ya işte onlar Allah katında ödüllerini kat be kat artıranlardır.
Rum 40    
Allah’tır, sizi yaratan, sonra geçiminiz için imkânlar bahşeden vakti gelince de sizi öldürüp tekrar diriltecek olan. Söyleyin bakalım ortak koştuklarınızdan, bunlardan herhangi birini yapabilecek kimse var mı? Allah onların ortak koştukları tüm şirk unsurlarından münezzehtir ve yücedir.
Rum 41    
İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Allah onlara, yaptıkları kötülüklerin sonuçlarından bir kısmının tattırıyor ki, belki akıllanıp dönerler.
Rum 42    
De ki: – Gezip dolaşın yeryüzünü de sizden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş bir bakın! Onların çoğu Allah’a ortak koşan müşrikler idi.
Rum 43    
O halde sen, gerçekleşmesini Allah’tan başka kimsenin engelleyemeyeceği o dehşetli gün gelmezden önce tüm varlığınla bu sapasağlam dine yönel. İşte o gün insanlar bölük bölük ayrılacaklar.
Rum 44    
Kim gerçekleri örtbas ederse bu küfrünün cezasını çekecektir ama kim de iyi ve güzel işler ortaya koyarsa işte onlar kendileri için çok güzel bir gelecek hazırlamış olurlar.
Rum 45    
Zira Allah iman edip, iyi ve güzel işler ortaya koyanları lütuf ve keremiyle ödüllendirecektir. Şu da bir gerçek ki Allah kâfirleri hiç sevmez.
Rum 46    
Yağmurun müjdecisi olarak rüzgârları göndermesi böylece size rahmetinden tattırması, koyduğu yasa ile gemileri yüzdürmesi bu sayede ticaret yaparak onun lütfundan payınızı aramanız O’nun delillerindendir. Umulur ki bütün bu nimetlerin hakkını verir de şükredersiniz.
Rum 47    
Andolsun ki biz senden önce de nice elçileri kendi toplumlarına göndermiştik ve onlara hakikatin apaçık belgeleri olan hakkı getirmişlerdi. Sonunda da suç ve günahta direnenlere yaptıklarının acısını tattırdık. Zira müminlere yardım etmek bize bir borçtur.
Rum 48    
Allah O’dur ki rüzgârları bir elçi gibi göndererek bulutları harekete geçirir, sonra o bulutları gökte istediği gibi yayar ve parça parça eder, derken sen bu bulutların aralarından yağmurun boşaldığını görürsün; Allah kullarından dilediğinin topraklarına bu yağmuru indirdiği zaman onlar nasıl da sevinirler!
Rum 49    
Hâlbuki onlar yağmur yağmadan önce tam bir çaresizlik ve ümitsizlik içinde idiler.
Rum 50    
Öyleyse Allah’ın yağdırdığı yağmurun yaptığı işlere bir bak. O, ölü toprağı nasıl da canlandırıyor? Hiç şüphesiz Allah ölüleri de böyle diriltecektir. Zira Allah her şeye ölçü koyandır.