Biz de ona yumuşak huylu, ağır başlı bir oğul vereceğimizi müjdeledik.
Çocuk, onun çaba ve tasasına ortak olacak yaşa gelince, ona dedi ki; – Yavrucuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum, bir düşün ne dersin bu işe? Çocuk; – Babacığım, sen sana emrolunanı yap! Dedi. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın!
Sonunda her ikisi de teslimiyet gösterip, İbrahim oğlunu alnı üzerine yatırınca.
– Sen rüyanın gereğini yerine getirdin. İşte biz teslimiyet gösterenleri böyle ödüllendiririz.
Gerçekten bu, apaçık ve zor bir sınavdı.
Biz ona çocuğun yerine fidye olarak büyük bir kurban kesmesini emrettik.
(108-109) Biz onun, sonraki nesiller arasında “Selam olsun İbrahim’e!” diye anılmasını sağladık.
(108-109) Biz onun, sonraki nesiller arasında “Selam olsun İbrahim’e!” diye anılmasını sağladık.
İşte biz, görevini samimiyetle yerine getirenleri böyle ödüllendiririz.
Çünkü o, inanıp güvenen mümin kullarımızdan biri idi.
Ardından ona salihlerden bir nebi olacak olan İshak’ı müjdeledik.
Onu da İshak’ı da soyunu da bereketlendirdik. Ama her ikisinin soyundan iyi insanlar çıktığı gibi onların mirasına ihanet edenler de çıkmıştır.
Biz Musa ve Harun’a da nübüvvet vererek ikramda bulunmuştuk.
Onları ve kavimlerini büyük bir felaketten kurtarmıştık.
Onlara öyle bir yardım etmiştik ki sonunda galip gelen onlar oldu.
Biz onlara hakikati apaçık ortaya koyan o kitabı vermiştik.
Böylece onlara dosdoğru yolu göstermiştik.
(119-120) Biz onların ikisini de sonraki nesiller arasında “Selam olsun Musa ve Harun’a” diye anılmasını sağladık.
(119-120) Biz onların ikisini de sonraki nesiller arasında “Selam olsun Musa ve Harun’a” diye anılmasını sağladık.
İşte biz görevini samimiyetle yerine getirenleri böyle ödüllendiririz.
Çünkü ikisi de inanıp güvenen mümin kullarımızdan idi.
Hiç kuşku yok ki İlyas da elçilerden biri idi.
O, halkına şöyle demişti: – Hiç Allah’tan kokmuyor musunuz?
(125-126) Yaratıcıların en mükemmeli olan, sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı bırakıp Ba’lin putlarına mı yalvarıyorsunuz.
(125-126) Yaratıcıların en mükemmeli olan, sizin de Rabbiniz önceki atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı bırakıp Ba’lin putlarına mı yalvarıyorsunuz.
Sonunda onu yalanladılar, bu yüzden onlar, elbette huzurda yargılanıp azaba çarptırılacaklar.
Yalnız dini Allah’a has kılanlar bunun dışında olacak.
(129-130) Biz de onun, sonraki nesiller arasında “Selam olsun İlyas’a!” diye anılmasını sağladık.
(129-130) Biz de onun, sonraki nesiller arasında “Selam olsun İlyas’a!” diye anılmasını sağladık.
Biz görevini güzel bir şekilde yerine getirenleri işte böyle ödüllendiririz.
Çünkü o, inanıp güvenen mümin kullarımızdan biri idi.
Kuşkusuz ki Lut da gönderilmiş elçilerdendi.
Vaktiyle biz onu ve ailesini kurtarmıştık.
Ancak ihtiyar hanımı geride kalıp helak olanlardan oldu.
Ardından da diğerlerini yerle bir etmiştik.
(137-138) Siz de sabah akşam onların yaşadıkları yerden gelip geçmektesiniz. Hiç mi düşünüp ibret almıyorsunuz?
(137-138) Siz de sabah akşam onların yaşadıkları yerden gelip geçmektesiniz. Hiç mi düşünüp ibret almıyorsunuz?
Şüphesiz Yunus da gönderilmiş elçilerdendi.
Vaktiyle kaçak bir köle gibi dolu gemiye binmişti.
Derken yolcular arasında kura çekilmiş ve Yunus kaybedenlerden olmuştu.
O kendisini kınayıp dururken bir balık onu yutuverdi.
Eğer o, Allah’ı tespih edip tövbe edenlerden olmasaydı.
Yeniden diriliş gününe kadar balığın karnında kalacaktı.
Derken biz onu baygın ve bitkin bir halde ıssız bir sahile attık.
Ve üzerine de gölge etmesi için kabak türü geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.
Nihayet onu nüfusu yüz bin kişiden fazla bir topluma elçi olarak yeniden görevlendirdik.
Bu sefer Yunus’a iman ettiler, biz de onları belirli bir süreye kadar dünya nimetlerinden faydalandırdık.
Şimdi sor onlara, kızlar Rabbinin de, oğlanlar onlarınmış öyle mi?
Yoksa biz melekleri kızlar olarak yaratmışız da onlar buna şahit mi olmuşlar?