Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :
Ey insanlar! Sizi tek bir özden/candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden/sahibinizden çekinin. O Allah’tan korkun ki O’nun adına birbirinizden talepte bulunur ve akraba olursunuz. Allah, sizi gözetendir.
Öyleyse himayenizde bulunan yetimlere mallarını verin ve değersiz mallarınızı, onların değerli mallarıyla değiştirerek ve onların mallarını, kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir vebaldir.
Eğer yetimlere adil davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden kadınlardan ikişer üçer ve dörder hanımla nikâhlanın. Nikâhlanmış olduğunuz hanımlar arasında adaletli olamayacağınızdan endişe ederseniz, bir tane ile veya meşru olarak sahip olduklarınızla yetinin. Bu, haksızlık etmemeniz için daha elverişlidir.
Kadınlara mehirlerini/evlenme bedellerini gönül rızasıyla verin. Eğer, kendi istekleriyle mehrin bir kısmından vazgeçerler de size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.
Allah’ın, ayakta kalmanıza vesile kıldığı mallarınızı kâr ve zararı bilemeyecek kadar aklı zayıf olanlara vermeyin. Fakat o maldan onları yedirin, giydirin ve onlara güzel, iyi sözler söyleyin.
Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar deneyin. Eğer onlarda olgunlaşma/yeterlilik görürseniz, mallarını kendilerine iade edin. Onların mallarını büyüyüp de alacaklar korkusu ile tez elden harcamaya kalkmayın. İhtiyaç sahibi olmayan kimse tenezzül etmesin, eğer fakir ise makul ölçüde istifade etsin. Mallarını iade ettiğiniz zaman, onları şahitler huzurunda verin. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
Ana babanın ve yakın akrabanın miras olarak bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır, kadınlar için de ana babanın ve akrabanın mirasından ister az olsun ister çok olsun farz kılınmış bir hisse vardır.
Diğer akrabalar, yetimler ve yoksullar, miras taksimi sırasında yanınızda bulunurlarsa; onlara da ondan az çok bir şeyler verin ve onların gönüllerini hoş eden güzel söz söyleyin.
Arkalarında muhtaç ve zayıf çocuklar bırakmaktan korkanlar, diğer yetimler için de aynı endişeyi duysunlar ve Allah’tan sakınsınlar da doğru söz söylesinler.
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldururlar ve alevli bir ateşe atılırlar.
Allah, miras konusunda çocuklarınızın paylarıyla ilgili şunu tavsiye eder; erkeğin payı iki kızın payı kadardır. Eğer mirasçılar sadece kızlar ise ve ikiden fazlaysa, onlar mirasın üçte ikisini alırlar. Şayet bir tek kız ise, o zaman yarısı onundur. Ana babaya gelince; ölenin çocuğu varsa her birine altıda bir düşer, ölenin çocuğu yok da mirasçısı sadece anne ve babası ise üçte biri annesinindir. Kardeşleri de varsa, altıda biri anasınındır. Bütün bu paylaşım, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınızın ve oğullarınızın hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından belirlenen paylardır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, koyduğu hükümlerde doğru karar verendir.
Eğer çocukları yoksa hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, miraslarının dörtte biri size aittir. Bu da yaptıkları vasiyetlerinin yerine getirilmesinden ve borçları ödendikten sonradır. Sizin miras olarak bıraktıklarınızda, çocuğunuz yoksa dörtte biri hanımlarınızındır. Eğer, çocuklarınız varsa sekizde biri onlarındır. Bunlar da yaptığınız vasiyetinizin yerine getirilmesinden ve borcunuzun ödenmesinden sonradır. Eğer miras bırakan bir erkek veya bir kadının birinci derece mirasçısı olan ana babası ve çocuğu yok da bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Eğer kardeşleri daha fazla ise; ölenin vasiyetinden ve borçlarının ödenmesinden sonra, üçte bir hisseye ortaktırlar. Mirasın üçte birinden fazlası, vasiyet yoluyla dağıtılarak mirasçılar mağdur edilmemelidir. Allah tarafından bir emirdir. Allah, hakkıyla bilendir. Müsamahakârdır.
Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçisine itaat ederse, onu içinde kalacağı tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyar. İşte bu en büyük kurtuluştur.
Kim de Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden Elçisi’ne isyan eder ve onun sınırlarını çiğnerse, onu içinde kalacağı ateşe atar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
Kadınlarınızdan, kendi aralarında fuhuş/lezbiyenlik yapanlara buna karşı dört şahitle delillendirin. Eğer o dört şahit, şahitlik ederlerse; ölüm onları alıp götürünceye yahut Allah, onlar için bir yol gösterinceye kadar ev hapsinde tutun.
İçinizden, eşcinsellik yapan erkekleri kınamak ve azarlamak yoluyla cezalandırın. Eğer tövbe ile dönüş yapıp kendilerini düzeltirlerse, cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri kabul edendir, merhamet edendir.
Allah’ın kabul ettiği tövbe yalnızca; kendine hâkim olamayarak günah işleyen ve hemen ardından pişmanlık duyup vazgeçenlerin yaptığı tövbedir. Allah, samimi tövbeleri bilen ve hükmünde doğru karar verendir.
Hayat boyu günah işleyip de son nefesinde; “Ben şimdi tövbe ediyorum.” diyenlerin tövbesi ne de kâfir olarak yaşayıp o halde ölenlerin tövbesi kabul edilir. Ve biz, onların hepsine acıklı bir azap hazırladık.
Ey iman edenler! Hanımlara, zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Apaçık bir fuhuş işlemedikçe verdiklerinizin bir kısmını elde etmek için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzel güzel geçinin; onlardan hoşlanmasanız bile, umulur ki sizin hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah birçok hayır takdir eder.
Eğer eşinizi boşayıp başka bir eş almak isterseniz, öncekine bir yük dolusu altın mehir vermiş olsanız bile ondan hiçbir şeyi geri almayın. Şimdi siz, ona iftira ederek ve büyük bir günaha girerek onu geri mi alacaksınız?
Nasıl alabilirsiniz ki, oysa siz birbirinizle kaynaşmış üstelikte eşleriniz sizden misak/söz almıştı şimdi verdiğiniz mehri geri mi alacaksınız?
Geçmişte olanlar, geçmişte kalmıştır. Bundan böyle, babalarınızın vaktiyle evlilik yaptığı hanımlarla evlenmeyin. Bu, açık bir hayâsızlık, iğrenç bir şey ve kötü bir adettir.
Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, bu emzirmeden olan kız kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz eşlerinizden doğmuş ve aynı çatı altında bulunduğunuz üvey kızlarınız, -eğer anneleriyle gerdeğe girmemiş iseniz bir sakınca yoktur- öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir nikâh altında bulundurmanız size haram kılınmıştır. Ancak geçmişte olanlar geçmişte kalmıştır. Allah çokça bağışlayan ve merhameti bol olandır.
Meşru şekilde sahip olduklarınızın dışında, evli kadınlarla evlenmeniz de haramdır. Bu, Allah’ın size bildirdiği hükmüdür. Bunların dışında kalan kadınlarla, evlilik dışı bir ilişkiye girmeksizin iffet ve namus ölçülerine bağlı kalarak, mallarınızdan mehirlerini vermek şartıyla evlenmek istemeniz size helaldir. Kendilerinden faydalandığınız kadınlara bir farz olan mehirlerini tastamam veriniz. Mehrin tespitinden sonra, karşılıklı rızaya dayalı, başka bir mehir üzerinde anlaşmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve hükmünde doğru karar verendir.
İçinizden özgür mümin hanımlarla evlenmeye gücü yetmeyenler, elinizin altındaki malik olduğunuz mümin hanım ile evlensin. Allah sizin değerinizi, imanınızı en iyi bilendir. Siz, hepiniz mümin olarak birsiniz. O halde iffetlerini korumaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla ve velilerinin izniyle onları nikâhlayın ve mehirlerini uygun bir şekilde verin. Evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısını uygulayın. Bu, sizden zinaya düşme korkusu yaşayanlar içindir. Eğer sabrederseniz, sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Allah, bütün bunları size beyan etmek sizi, sizden öncekilerin hayat tarzlarına yöneltmek ve günahlarınızı affetmek istiyor. Allah, her şeyi bilen ve doğru karar verendir.
Evet Allah, sizi bağışlamak ister; şehvetlerine uyanlar da sizin doğru yoldan sapmanızı isterler.
Allah yükümlülüklerinizi hafifletmek ister, çünkü insan, zayıf bir varlık olarak yaratılmıştır.
Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı anlaşma, bir ticaret olmadan haksız ve gayrı meşru yollarla birbirinizin mallarını yemeyin. Böylece kendinizi ekonomik olarak mahvetmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.
Kim, düşmanca ve hukuku çiğneyerek bunu yaparsa, biz onu ateşe atarız. Bu ise Allah’a göre çok kolaydır.
Size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin diğer kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu ve üstün bir makama yerleştiririz.
Allah’ın verdiği, bir kısmınızı bir kısmınıza farklı kıldığı değerleri temenni etmeyin. Erkekler için kazandıklarından bir nasip olduğu gibi, kadınlar için de kazandıklarından bir nasip vardır. Allah’ın hazinesinden isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.
Gerek ana babanın gerekse akrabaların her birine geride bıraktıkları mallar için mirasçılar belirledik. Bir de yeminlerinizle kendinize mirasçı kıldığınız kimselere de paylarını verin. Elbette Allah, her şeye şahittir.
Allah’ın, kadınlara göre farklı alanlarda hak ve yetki vermesinden ve evinin geçimini sağlamasından dolayı; erkekler, kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Namuslu kadınlar, itaatkârdırlar ve kocalarının yokluğunda Allah’ın korunmasını emrettiği iffet ve namuslarını korurlar. Hayâsızlık yapmalarından endişe duyduğunuz hanımlarınıza, önce öğüt verin sonra yataklarını ayırın, sonrada serbest bırakın. İtaat ederlerse, onları cezalandırmak için bahane aramayın. Elbette Allah, pek yücedir ve pek büyüktür.
Eşler arasındaki anlaşmazlığın, boşanma noktasına gelmesinden korkarsanız; o zaman, kocanın ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderiniz. Eğer aralarını düzeltmek isterlerse, Allah da onların arasını uzlaştırır. Muhakkak Allah, bilen ve haberdar olandır.
Yalnız Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi şirk ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altında bulunanlara iyilik edin. Şüphesiz Allah, büyüklük taslayıp, böbürlenen hiç kimseyi sevmez.
Onlar, kendileri cimrilik yapan, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın verdiği nimetleri başkalarından saklayanlardır. İşte bu nankör kâfirler için rezil edici bir azap hazırladık.
Yine bunlar, Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmediği halde mallarını sırf insanlara gösteriş olsun diye harcayanlardır. Can yoldaşı şeytan olan bu kimse, ne kötü bir yoldaşa sahip olmuştur!
Hâlbuki bunlar, Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenselerdi ve Allah’ın kendilerine bağışladığı rızıktan gösteriş yapmadan bağışta bulunsalardı ne kaybederlerdi sanki? Ama Allah, onların hakkında her şeyi bilendir.
Zira Allah, hiç kimseye zerre kadar zulmedip haksızlık yapmaz. Bir iyilik olsa, onu kat be kat artırır. Ve katından da büyük bir mükâfat verir.
Her toplumdan bir şahit getireceğimiz ve seni de onların aleyhine şahit tutacağımız o gün, onların hali ne olacak?
O gün, inanmayarak kâfir olan ve elçiye isyan edenler, yerin dibine girmek isteyecekler. Fakat Allah’tan hiçbir hadisi/sözü gizleyemeyecekler.
Ey iman edenler, sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye kadar; cünüp iken de yolculuk durumu hariç, yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya tuvaletten gelmişseniz yahut eşlerinizle münasebette bulunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir yer/yüzey ile teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi onunla mesh edin. Şüphesiz Allah, affeden ve bağışlayandır.
Sapkınlığı satın alıp, sizin de doğru yoldan sapmanızı arzulayan şu kendilerine kitaptan pay verilenleri görmüyor musunuz?
Allah, sizin düşmanlarınızın kimler olduğunu çok iyi bilir. Gerek veli ve koruyucu olarak ve gerekse yardımcı olarak Allah yeter.
Yahudileşenlerden kimileri de dine hakaret maksadıyla kelimeleri asıl anlamlarından saptırarak ve dillerini eğip bükerek: “İşittik tutunduk/isyan ettik.”, “İşitmez olasıca dinle” ve “Raina”, “Bizi güt” diyenler eğer, “İşittik ve itaat ettik, bizi dinle bizimle ilgilen” deselerdi elbette bu kendileri için daha hayırlı ve daha dürüstçe olurdu. Fakat Allah, onları bu kâfirlikleri yüzünden lanetlemiştir. Artık onların, çok azı dışında mümin olmazlar .
Ey kendilerine kitap verilenler! Sizi hor, hakir ve gözünüz arkada kalmış bir şekilde bu topraklardan çıkarmadan veya Cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden, elinizdeki gerçekleri doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu vahye/Kuran’a iman edin! Allah’ın emri mutlaka gerçekleşir.
Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Şirkten vazgeçen kimseyi de bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, büyük bir günahla ona iftira etmiş olur.
Şu kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Oysa Allah, hak eden kişileri temize çıkarır ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmazlar.
Bak işte kendi yalanlarını nasıl Allah’a mal ediyorlar! Bu apaçık bir günah olarak onlara yeter.
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :