Ey elçiler, temiz şeylerden yiyin, için iyi ve güzel işler yapın zira ben sizin neler yaptığınızı bilmekteyim.
İşte bu sizin ümmetiniz tek ümmettir ben de sizin Rabbinizim/sahibinizim öyleyse korunun.
Fakat ümmetler paramparça olup gruplara ayrıldılar, her grup kendi anlayışından memnun ve mutlu!
Sen onları bir süreye kadar gömüldükleri gaflet bataklığıyla baş başa bırak.
Şimdi bunlar, zannediyorlar mı ki, biz kendilerine mal ve evlatlar verdik diye.
Onlara iyilik etmek için can atıyoruz. Hayır, aslında onlar, işin farkında değiller.
Şüphesiz ki Rabblerine duydukları derin saygıdan titreyenler.
Ve Rabblerine hiçbir şekilde ortak edip şirk koşmayanlar.
Bir gün hesap vermek üzere Rabblerinin huzuruna çıkacakları endişesiyle yaptıkları işleri kalpleri titreyerek yaparlar.
İşte bunlardır hayırlarda yarışanlar ve bu yarışta öne geçenler.
Zira biz hiç kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz, çünkü bizim katımızda gerçeği söyleyen tutulmuş bir kayıt vardır, dolayısıyla onlar hiç haksızlığa uğratılmazlar.
Ne var ki onların kalpleri bu gerçeğe karşı gaflet içinde, dahası bunun dışında yaptıkları birtakım kötü işleri vardır ki onları yapmaya devam ediyorlar.
Nihayet onların varlık ile şımarmış zenginlerini azap ile yakaladığımızda hemen feryadı basarlar.
Şimdi boşuna feryat etmeyin çünkü bizden size hiçbir yardım ulaşmayacak.
Zira benim ayetlerim size okunuyordu ama siz onlara sırtınızı dönüyordunuz.
Ona kibirli bir şekilde burun kıvırarak geceleyin toplanıp ayetlerim hakkında hezeyanlar savuruyordunuz.
Şimdi onlar Kuran hakkında derinlemesine hiç düşünmediler mi? Yoksa onlara, önceki atalarına gelmemiş yeni bir şey mi geldi?
Yoksa kendilerine gelen elçiyi tanımıyorlar da onun için mi inanmıyorlar?
Yoksa “O cinlerden esinlenen biri mi” diyorlar? Hayır! Aslında o, onlara hakkı getirdi. Fakat onların çoğu bu haktan/Kuran’dan hoşlanmıyorlar.
Eğer hak onların arzu ve heveslerine uymuş olsaydı, gökler, yer ve içindekiler fesada uğrar, evrende düzen bozulurdu, aslında biz onlara şeref ve itibar kaynağı olan bir kitap getirdik fakat onlar bu Kuran’dan yüz çeviriyorlar.
Yoksa sen onlardan herhangi bir ücret mi istiyorsun? Hâlbuki Rabbinin vereceği ücret bütün dünyalıklardan üstündür. Zira O rızık verenlerin en iyisidir.
Oysa sen onları sadece dosdoğru yola çağırıyorsun.
Fakat ahirete inanmayanlar ısrarla bu yoldan başka yollara sapıyorlar.
Eğer onlara merhamet edip, başlarına gelen sıkıntıyı kaldırmış olsaydık onlar yine de körleşerek azgınlık bataklığında debelenmeye devam ederlerdi.
Nitekim biz onları daha öncede cezalandırmıştık ama onlar Rabblerine boyun eğmemiş ve yalvarıp yakarmamışlardı.
Nihayet biz onların üstüne şiddetli bir azabın kapılarını açınca da şaşkınlık içinde tüm umutlarını yitiriverecekler.
Size işitme, görme ve düşünme yeteneği bahşeden O’dur. Ne kadar da az bu nimetlerin hakkını verip şükrediyorsunuz!
Zira sizi yaratan ve yeryüzünde yayan O’dur. Sonunda O’nun huzurunda toplanacaksınız.
Size hayat veren ve sizi öldürecek olan da O’dur. Gece ve gündüzün birbirini izlemesi onun emriyledir. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?
Tam aksine onlar, öncekilerin söylediğinin aynısını söylediler:
– Biz ölüp toprağa karıştıktan, kemik yığını haline geldikten sonra tekrar mı diriltileceğiz, dediler.
– Andolsun ki bize yapılan bu vaatler geçmişte atalarımıza da yapılmıştı, bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.
De ki: – Eğer biliyorsanız söyleyin, yeryüzündeki ve içindeki varlıklar kime aittir?
Onlar diyecekler ki: – Allah’a aittir. – Ee, peki hiç düşünmez misiniz? De!
De ki: – Peki, şu uçsuz bucaksız evrenin ve yüce hükümranlık makamının Rabbi/sahibi kimdir?
“Allah’tır!” diyecekler. O halde neden hala O’ndan sakınmıyorsunuz? De!
De ki: – Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığını elinde bulunduran, koruyup kollayan fakat korunup kollanmaya ihtiyacı olmayan kimdir?
“Allah’tır!” diyecekler. “Öyleyse nasıl aldatılıyorsunuz?” De!
Aslında biz onlara hakkı/Kuran’ı getirdik, fakat onlar yalan söylemeye devam ediyorlar.
Allah, asla bir çocuk edinmiş değildir ve O’nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer öyle olsaydı her ilah yarattığını kendi tarafına çeker ve birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışırlardı. Allah onların asılsız yakıştırmalarından uzaktır.
O, bilinen ve bilinmeyen her şeyi bilendir. Allah onların ortak koştukları şirk unsurlarından münezzehtir, çok yücedir.
De ki: – Rabbim, eğer onlara vaat edileni bana göstereceksen
Rabbim, o takdirde beni kendine yazık eden zalimler toplumunun içinde bırakma!
Şüphesiz ki biz, onlara vaat ettiğimiz azabı sana göstermeye kadiriz.
Sen, kötülüğe en güzel şekilde karşılık ver, zira biz onların neler saçmaladıklarını çok iyi bilmekteyiz.
Ve de ki: – Rabbim, şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
Onların benim yanımda bulunup beni kuşatmalarından da sana sığınırım Rabbim!
Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca şöyle yalvarır: “Rabbim! Ne olur beni geri döndür!”
“Belki de terk ettiğim iyi ve güzel işler yaparım”. Hayır, o sadece söyleyenin bir kelimesidir. Artık onların gerisinde yeniden diriliş gününe kadar aşamayacakları bir engel vardır.