Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :
Onlara da İbrahim’e gelen misafirlerinden haber ver.
Hani onun yanına girdikleri zaman: “Selam” demişlerdi. O da; “Doğrusu biz, sizden korkuyoruz” demişti.
Onlar da: “Korkma! Biz sana bilgin bir erkek evlat müjdeliyoruz.” dediler.
“İhtiyarlık gelip çatmış benim gibi birine mi bu müjdeyi veriyorsunuz? Peki, neye dayanarak müjde veriyorsunuz?” dedi.
“Biz sana gerçek bir haberle müjde veriyoruz. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma!” dediler.
“Yoldan sapmış kimseler dışında, Rabbinin rahmetinden kim ümidini keser ki? Dedi.
"Peki ey elçiler, sizin asıl göreviniz nedir?" dedi.
“Biz, günahkâr bir topluma gönderildik.”
“Fakat Lût’un ailesi hariç, onların hepsini kurtaracağız.”
“Onların içinden de Lut’un hanımı hariç, onun geride kalıp helak olmasını takdir ettik.”
Görevli Melekler Lût'un evine gelince,
Lût, “Siz, hayırlı bir iş için gelmişe benzemiyorsunuz.”
“Evet, biz sana onların bir türlü inanmadığı o azabı getirdik.”
“Ve biz sana gerçekleşecek olan haberi getirdik, şüphesiz biz doğruyu söylüyoruz.”
“Bu sebeple, gecenin bir saatinde aileni yola çıkar. Sen de onların peşinden git. Sizden hiç kimse arkasına bakmasın, emrolunduğunuz yere doğru gidin!”
Ve biz ona şu kesin hükmümüzü bildirdik; sabaha doğru işte bu günahkâr halkın hepsinin kökü kazınacak.
Şehir halkı sevinç çığlıkları atarak kapıya dayandı.
Lût: “Bakın bunlar benim misafirlerim, sakın beni rezil etmeyin!” dedi.
"Allah'tan korkun da, beni utandırmayın!"
Lût’un halkı: “Biz sana, el âlemin işine karışmayı yasaklamadık mı?” dediler.
Lût: “Eğer illa da bu işi yapacaksanız işte kızlarım(ız)!” dedi.
(Melekler) Hayatına ant olsun ki, onlar şehvet sarhoşluğu içinde ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Nihayet güneşin doğuşuyla birlikte onları korkunç bir çığlık yakalayıverdi.
Şehrin altını üstüne getirdik ve üzerlerine de yağmur gibi pişmiş (volkanik) taşlar yağdırdık.
Hiç şüphe yok ki bunda, gerçekleri görenler için nice ibretler vardır.
O şehre ait kalıntılar, insanların gelip geçtikleri yol üzerinde hala durmaktadır.
Bunda da müminler için hakikate dair de bir belge vardır.
Eyke halkı da elçilerini yalanlayarak zalimlerden oldular.
Biz de onlara yaptıklarının acısını tattırdık. Bu iki şehirdeki belgeler hala göz önündedir.
Andolsun ki, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanlamışlardı.
Biz onlara ayetlerimizi iletmiştik, fakat onlar ayetlerimizden yüz çevirmişlerdi.
Hesapta onlar, dağları oyarak güvenli evler yapıyorlardı.
Fakat sabahın ilk ışıklarıyla birlikte korkunç bir çığlık onları yakalayıverdi.
Yaptıkları sağlam evler onlara bir fayda sağlamadı.
Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak gerçek bir amaç için yarattık. Şu bir gerçek ki bu dünyanın sonu o saat elbette gelecektir. Öyleyse onların tavırlarına aldırma ve güzel davran.
Çünkü senin Rabbin var ya O, muazzam bir yaratıcı ve her şeyi bilendir.
Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi ayeti (Fatiha’yı) ve yüce Kuran’ı verdik.
Öyleyse, onlardan kimilerine verdiğimiz geçici dünya nimetlerine imrenme! Onlar iman etmiyorlar diye tasalanma; ancak müminler için şefkat kanatlarını ger, onları koru!
Ve ilan et! “Ben evet ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım!”
Tıpkı daha önce vahyi parça parça edenlere indirdiğimiz gibi.
Onlar ki, vahyi/Kuran’ı birbirinden kopuk mesajlar olarak kabul eden kimselerdir.
(92-93) Rabbine andolsun ki, onların hepsine bu yaptıklarının hesabını soracağız.
(92-93) Rabbine andolsun ki, onların hepsine bu yaptıklarının hesabını soracağız.
Ve sen, emrolunduğun vahyi açıkça ortaya koy ve müşriklere de aldırma!
Unutma, seninle alay edenlere karşı biz sana yeteriz.
Onlar ki, Allah ile beraber bir başka ilah tanıyorlar. Nasıl olsa yakında gerçeği öğrenecekler!
Şüphesiz ki, biz onların söyledikleri sözler sebebiyle içinin daraldığını bilmekteyiz.
O halde sen Rabbinin yüceliğini övgü ile dile getir ve O’na secde edenlerden ol!
Ve ölüm gelip seni buluncaya kadar da Rabbine kulluğa devam et!
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :