Allah’ın emrine amade olarak saf saf duranlara...
Şeytanların vahye müdahalesine engel olanlara...
Uyarıcı ayetleri iletenlere and olsun ki.
Sizin İlahınız, kesinlikle tek bir İlahtır!
O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbi ve bütün doğuların da Rabbidir.
Şüphesiz biz, en yakın göğü yıldızlarla süsledik.
Ve orayı azgın ve isyankâr her şeytandan koruduk.
Onlar, meleklerin yüce meclisine kulak verip dinleyemezler ve yaklaşmak istediklerinde her yandan kovulurlar.
Oradan uzaklaştırılırlar ve onlar için sürekli bir azap vardır.
Ancak, onlardan biri oradan bir bilgi kırıntısı kapacak olursa yakıcı bir alev topu yetişip onu hemen yok eder.
Şimdi sor onlara: -Yaratılış bakımından onlar mı daha zor; yoksa bizim yarattığımız insanlar mı? Biz insanları yapışkan basit bir çamurdan yarattık.
Sen onların haline şaşırırken onlar seninle alay ediyorlar.
Kendilerine öğüt verildiğinde de o bilgiyle ilgilenmiyorlar.
Gerçeği söyleyen bir ayet gördüklerinde onu hafife alıyorlar.
Ve “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil!” diyorlar.
Biz ölüp, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra yeniden mi diriltileceğiz?”
Ölmüş gitmiş atalarımız da mı? Diyorlar.
Onlara de ki: -Evet, hem de rezil rüsva bir halde!
Onun için çok şiddetli bir ses yeter! O da ne! İşte gerçeklerle yüz yüzeler!
– Yazıklar olsun bize, işte bu hesap gününün ta kendisi! Diyecekler.
Onlara, “Daha önce yalanlayıp hesaba katmadığınız ayırım günü işte bu!” diye seslenilecek.
(22-23) Ve meleklere şöyle seslenilecek: – Toplayın, şu ortak koşanları, onların yoldaşlarını ve Allah ile aralarına koyup kulluk ettiklerini ve hepsine cehennemin yolunu gösterin!
(22-23) Ve meleklere şöyle seslenilecek: – Toplayın, şu ortak koşanları, onların yoldaşlarını ve Allah ile aralarına koyup kulluk ettiklerini ve hepsine cehennemin yolunu gösterin!
Ama şimdilik durdurun onları, çünkü onlar önce sorgulanacaklar.
– Ne oldu size, neden birbirinize yardım edemiyorsunuz?
Ama hayır, artık onlar, bugün tam manasıyla teslim olmuşlardır.
Bu arada dönüp birbirlerini suçlayacaklar ve önderlerine:
– Siz bize hep sureti haktan görünerek yaklaşırdınız, diyecekler.
Diğerleri de; – Hayır, asıl siz bile bile inanmadınız...
– Ayrıca bizim sizin üzerinizde hiç bir yaptırım gücümüz yoktu. Bilakis siz ta baştan azgın ve isyankâr bir toplum idiniz.
– Artık Rabbimizin hakkımızdaki azap sözü gerçekleşti. Çaresi yok hep birlikte bu azabı çekeceğiz.
– Evet sizi azgınlığa teşvik ettik, çünkü biz de azgın kimseler idik.
Öyleyse bugün hepsi o azapta ortaktırlar.
İşte biz suçluları böyle cezalandıracağız.
Çünkü onlar, kendilerine: – Allah’tan başka ilah yoktur, denildiği zaman büyüklenirlerdi.
Ve deli bir şairin sözüne bakarak “İlahlarımızı terk mi edeceğiz?” derlerdi.
Oysa O, sadece hakkı/Kuran’ı getirmiş ve önceki elçileri de doğrulamıştı.
Şimdi siz bu acı veren azabı çekeceksiniz.
Bilin ki bu azap ancak yaptıklarınızın karşılığıdır.
Ancak dini Allah’a has kılan kullar hariç.
İşte bunlar için belirlenmiş rızıklar vardır.
Kendilerine çeşit çeşit meyveler ikram olunacaktır.
Tahtların üzerine karşılıklı oturacaklar.
Etraflarında berrak bir kaynaktan doldurulmuş kâseler dolaştırılacak.
Bembeyaz ve içenlere zevk veren içeceklerle dolu kâseler.
O içecekler ne baş ağrıtır ne de sarhoş eder.
Yanlarında başkasına bakmayan olacak.
Sanki gün yüzü görmemiş deve kuşu yumurtası gibi bembeyaz.
Öte yandan bunlar cennette karşılıklı oturup sohbet ederken.