Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :
Sina’daki kutsal dağa.
(2-3) İnce deriler üzerine satır satır yazılan Kitaba/Kuran’a İlahi Vahye.
(2-3) İnce deriler üzerine satır satır yazılan Kitaba/Kuran’a İlahi Vahye.
Mamur beyte/Kâbe’ye.
Yükseltilmiş tavan gökyüzüne.
Dalgalanıp kabaran denize andolsun ki.
Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
Ve onu önleyebilecek hiçbir güç de yoktur.
O gün gök öyle bir sarsılacak ki.
Dağlar harekete geçip öyle bir yürüyecek ki.
İşte o gün yalana sarılanların vay haline!
Ki onlar, içine düştükleri bataklıkta debelenip duruyorlar.
Onlar o gün itile kakıla cehennem ateşine atılacaklar.
Yalan diye kestirip attığınız ateş işte budur!
Peki bu da mı sihir? Ne o yoksa siz bunu da mı göremiyorsunuz?
Haydi bakalım girin oraya! Buna ister sabredin isterse sabretmeyin sizin için sonuç değişmez zira siz sadece yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz.
Buna karşılık Allah’a karşı gelmekten sakınan muttakiler cennetlerde ve tarifsiz nimetler içinde olacaklar.
Onlar Rablerinin kendilerine bahşettiği nimetler içinde yaşayacaklar. Zira Rableri onları alevli cehennem azabından koruyacak.
Onlara, “Yaptıklarınızın karşılığı olarak bu nimetlerden afiyetle yiyin için!” Denilecek.
Onlar sıra sıra dizilmiş tahtlara kurulacaklar. Biz onları değerli olanlarla eşleştireceğiz.
İman edenler ile o iman yolunda onları izleyen nesillerini cennette buluşturacağız. Böyle yapmakla atalarının amellerinden bir şey eksiltmiş olmayacağız zira herkesin akıbeti kendi kazancına bağlıdır.
Biz onlara cennette canlarının çektiği meyvelerden ve etlerden bol bol vereceğiz.
Onlara orada dolu kâselerle içecek sunulur, fakat içtiklerinden dolayı onlar ne saçmalayacaklar ne de günaha girecekler.
Sedefe dizilmiş inci gibi pırıl pırıl gençler hizmet için onların etrafında pervane olacaklar.
Karşı karşıya sohbet ederlerken birbirlerine soracaklar:
– Biz, çoluk çocuğumuzla beraberken sonumuz ne olacak diye endişe edip tir tir titrerdik.
– Allah bize lütufta bulundu ve bizi yakıp kavuran azaptan muhafaza buyurdu.
– Zaten biz önceden de sadece Allah’a dua ile yalvarıp yakarıyorduk. Gerçekten Allah, sınırsız bir iyilik sahibi ve sonsuz bir rahmet kaynağı imiş,
– Sen, öğüt vermeye devam et zira sen Rabbinin nimet ve lütfuna mazhar olmuş birisin onun için sen ne bir kâhinsin ne de cinlerden ilham alan dengesiz bir kişi.
Yoksa onlar senin için; “Bu bir şair, bekleyelim bakalım feleğin sillesini ne zaman yiyecek” diyorlar öyle mi?
De ki:
– Siz bekleyin bakalım, ben de sizin başınıza gelecekleri bekliyorum.
Yoksa onlara, bunu kendi savruk akılları mı telkin ediyor? Yoksa onlar, azgın bir toplum mudur?
Yoksa Kuran’ı Allah adına kendisi uydurup söylüyor mu diyorlar? Hayır, aslında onlar iman etmeye yanaşmıyorlar.
Eğer iddialarında samimi iseler Kuran’ın benzeri bir hadis de onlar getirsinler de görelim.
Yoksa onlar, hiç bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar; yoksa yaratıcı kendileri midir?
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yaratmışlar? Yok, onlar Allah’ın sınırsız kudretini kavrayabilmiş değiller.
Yoksa Rabbinin rahmet hazineleri onların elinde de bundan dolayı mı bütün gücün kendilerinde olduğunu sanıyorlar?
Yoksa merdivenleri var da onunla göğe çıkıp vahyi mi dinliyorlar? Eğer öyleyse haydi açık ve inandırıcı bir belgeyle dinlediklerinden bir şey ortaya koysunlar da görelim.
Kız çocukları Allah’ın oğlan çocukları onların öyle mi?
Yoksa sen bu tebliğ karşılığında onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?
Yoksa onlar vahiy kaynaklı bir bilgiye sahipler de buna dayanarak mı ahkâm kesiyorlar?
Yoksa onlar sana tuzak mı kuruyorlar? Şunu iyi bilsinler ki tuzağa asıl düşecek olanlar o kâfirlerdir.
Yoksa onların Allah’tan başka bir ilahları mı var? Allah, onların ortak edinip şirk koştukları şeylerden yüce ve münezzehtir.
Eğer, onlar gökten bir parçanın üstlerine düşmekte olduğunu görseler “Bunlar üst üste yığılmış bulut kümesidir” derler.
O halde, sen onları dehşetten kendilerini kaybedecekleri günle karşılaşıncaya kadar kendi hallerine bırak.
O gün tuzakları kendilerine bir yarar sağlamayacak ve hiçbir yerden yardım da göremeyecekler.
Hiç kuşku yok ki bu zalimlere bundan başka yakın bir azap daha var, fakat onların hiçbiri bunu bilmiyor.
Rabbinin sana yüklediği görevin zorluklarına sabret! Hiç şüphen olmasın ki sen bizim himayemizdesin. Her yeni güne başlarken Rabbini övgü ile tespih ederek şanını yücelt!
Gecenin bir bölümünde ve yıldızların kaybolduğu vakitte O’nu tespih et O’nun şanını yücelt!
Mustafa Çavdar Meali okuyorsunuz,
Değiştirmek için :